Hangi kitapta olduğunu hatırlamıyorum ama şöyle bir menkıbe okumuştum:
Behlül Dânâ Hazretleri, yolunun üzerinde eski bir viranenin ha yıkıldı ha yıkılacak hâlini görünce durmuş, dikkatle incelemiş, derin tefekküre dalmış. “Bizler de bu çürümüş bina gibi eskiyince terk edilip yıkılacağız…” diyerek kendi akıbetini düşünerek, endişe ile seyrederken bina, gümbürdeyerek çöküvermiş. Gökyüzüne tozlar dumanlar yükselirken Behlül Dânâ hazretleri sevinçle gülmeye başlamış. Onun bu sevincine bir mânâ veremeyen oradakiler, merakla sebebini sormuşlar;
“Ey Behlül, bu ne hâldir? Hepimiz korkarken sen seviniyorsun hayret!” Mübarek gülerek demiş ki: “Görmediniz mi? Hepimizin gözü önünde bu eski virane, meyilli olduğu tarafa doğru yıkıldı…” Adamlar yine anlamamışlar. Tekrar sormuşlar: “Peki bunda sevinilecek veya şaşılacak ne var ki hem keyifleniyor hem de hayret ediyorsun?” Bu suâle de şu ibretli cevabı vermiş:
“Mademki dünyadaki her şey nihayetinde meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk'a doğrudur, o hâlde ben de ölünce Hakk’a varırım. Şimdiden rükû ve secdelerimizle Hakk’a meylimizi artıralım ki başka kötü yönlere yıkılmayalım!..
Allahü teâlâ cümlemizi razı olduğu kullarından eylesin. Âmin...
Kitapları elimden bıraktığımda; iş yerimden arkadaşlarım, evde çocuklarım ve anneciğimin söyledikleri kulaklarımda çınlıyordu. İçinde bulunduğum hâlden kurtulmak için sağlıklı bir çıkış yolu bulamıyordum. Bana laf atanlarla yüz yüze konuşsaydım belki münazara, münakaşa olur birbirimizi hepten kırar, tamir edilmez yaralar açabilirdim.
Oturdum onlara hitaben bir mektup yazdım. Ben mektup diyorum siz onlara cevap deyin. En azından her bir kelimeyi itinayla seçmeye çalıştım. Bu kadar üzerime gelmelerine, duyduklarıma, gördüklerime hiçbir şey dememek de olmuyordu. Sakinliğimi “vurdumduymazlığa” yoruyor, beni iyice delirtecek duruma getiriyorlardı.
***
Aldım ele kalemimi,
Kaşın gözün yazacağım.
Vermez isen selâmını,
Sanma senden bezeceğim…
Kıymetli kardeşlerime,
Muhabbet ve hürmetlerimle cümlenizi kucaklıyorum. Peşinen söyleyeyim, önce hepinizi çok seviyorum. Benim iyiliğimi, mesut ve bahtiyar olmamı istediğinizi de biliyorum.
Tanju’nun yurt dışına gitmesinden dolayı duâ edenler, iyi temennilerde bulunanlar olduğu gibi yardım etmek isteyenler de az değildi. Hepinize minnettarım. Bu arada lehte ve aleyhte kulağıma çok şeyler geldi. Söylenenlere cevap vermek bir nebze olsun muhataplarımı rahatlatmak, kendimi anlatabilmek için de bu mektubu yazdım.
Bütün kalbimin sesini dinleyerek düşündüm, taşındım ve sizleri anladığım kanaatine vardım.
DEVAMI YARIN