Biri kızdı mı, oradan kaçacaksın, baş edilmez öyleleriyle Behlül!

A -
A +

Gel de böylelerine dayan dayanabilirsen Sultan'ım! Derdi ahiret olmayana bir meseleyi anlatmak pek zor!

 

 

 

Harun Reşid:

 

- Maksadı bu dünya olanların, dalavereden başka gelir kaynağı yok galiba. Türlü türlü dolap çevirmeden karınları doymuyor, iki yakaları da bir araya gelmiyor.

 

- Gel de böylelerine dayan dayanabilirsen Sultan'ım! Derdi ahiret olmayana bir meseleyi anlatmak pek zor! Durur, akan sular durur da bunlara doğruyu anlatmak mümkün olmaz! Kızdırmak istemiyorsam da böylelerini, o yine de bir yolunu bulup öfkelenebiliyor.

 

- Biri kızdı mı, oradan kaçacaksın! Baş edilmez öyleleriyle. Dikine gittin mi? Dostlukları bozarsın Behlül! Zor olanları kazanmak için dolambaçlı yollardan gideceksin bazen. Diretmeye gelmez böyleleri; ifrit olur, kapanıverirler büsbütün içlerine. Sularına gidip onları dilediğin yana çekmekten başka çare yok. Her istediklerine önce “peki" diyeceksin ki haklarından gelesin  Behlül.

 

- Bazen, muhatabımın beni sevip sevmediğini anlayamıyorum. Sevgi en iyi ilaç. Muhabbetin insanı deli eden tadını alanlar bir başka oluyor. Kendini bir şey sananlara dikkat et!

 

- Onlar, üstelik pek de akıllı olduklarını sanıyorlar.

 

- Zaten, felaket orada Sultan'ım! Nefislerinin zebunu olmuşlar, alçaldıkça alçalıyor, esfel-i sâfilîne düşüyorlar. Merhamet kalmıyor, fırsat bulduklarında insanın kanını içecek hâle geliyorlar! Hiç düşünmeden hançerini gırtlağına basıyor, gözünü kırpmadan başını taşla ezebiliyorlar!

 

- Allahü teâlâ öylelerine fırsat vermesin!

 

- Âmin!

 

- Behlül, dünyadaki insanların en az insan olanı; yeryüzündeki canlıların en katı kalplisi, aynı zamanda pintilerin de en pintisidir.

 

- Vermek zordur Sultan'ım!

 

- Ağzınla kuş tutsan ona kesenin ağzını açtıramazsın. Buyurduğunuz gibi vermek öylesine zoruna gider ki, o yüzden selâm bile vermez kimseye. Para pul, mal mülk dedin mi taş kesilir; karşısında ne yaparsan yap kılı kıpırdamaz. İyilik, namus, şeref bir yana, para bir yana, kısacası; akçe isteyen birini gördü mü zehirli yılan görmüş gibi olur, kaçacak delik ararlar. Ha para istemişsin, ha canevine girmiş, yüreğine hançer saplamış, bağırsaklarını söküp çıkarmışsın bu çeşitten heriflerin!

 

- Efendim! Cahiller, buyurduğunuz gibi oluyor umumiyetle. Hakiki mânâda insanın üstünlüğü ilimledir. İlimde, hükümdarların, kralların hazineleriyle satın alamayacağı, iradeleriyle hükmedemeyeceği, muhbir ve casuslarının ihbar edemeyeceği, korsanların ve şakilerin sefer düzenleyemeyeceği pek çok şey muhafaza edilir.

 

- Aynen öyledir Behlül! İlmin hakiki maksadı ve vazifesi, akla münasip olmasıdır. Keyiflenmek, hürmet kazandırmak ya da tesirli nutuklar veya birtakım kolay anlaşılır hâller yaşamak değil, icra etmek, severek çalışmak ve hayatı daha donanımlı ve kolaylaştırıcı hâle getirecek, önceden bilinmeyenleri bulup ortaya çıkarmak olmalıdır. Kısaca, din ve dünya saadetine vesile olması lazımdır.

 

- Ne esrarengiz olmalı ne de onun açıklığa kavuşmasına duyulan arzu…

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.