“Sizlere minnettarız arkadaşlar! Şimdiye kadar ayrımız gayrımız yoktu. Yine de ayrı kalmak istemezdik lakin çocuklarımız var..."
Tanju:
- Eee! Az mürekkep yalamadık!
- Orası belli. Bir yerde okumuştum; Hasan Basrî Hazretlerine “Uyuyan kalbimizi uyandır” demişler;
“Uyuyan kalbi uyandırmak çok kolaydır. Fakat bazı kalpler hepten ölmüştür. Onlar hareket etmez...” diye cevaplamış.
- Bu nevi insanlara iyiyi, doğruyu, güzel olanı binlerce defa söyleseniz de değişen bir şey olmaz. Dağ taş, hatta susuz çöller bile yeşerir de bunların gönlünde bir çiçek açmaz.
Zalim NEFİS kudurmuş, kanımızı emiyor,
Ne bulsa götürüyor, helâl haram demiyor,
Saydığı sebepleri, artık kimse yemiyor!
Haramlar kesilince, feryat eder durmadan,
Gereken yapılmalı, daha çok kudurmadan.
Kanı hepten bozuktur, bozuktur mutlak soyu,
Her şey oyun eğlence, rezaleti diz boyu,
Din, îmân düşmanıdır, sinsi hem de pek koyu.
Ne feryatlar koparır, el bile kaldırmadan,
Gereken yapılmalı, daha çok kudurmadan.
Dalaveresi çoktur, gelmez kalemle dile,
Nasıl da yapar öyle, hile üstüne hile,
Mütevâzı sanılır, boyun bükerken bile,
Hakikat anlatılsın, herkesi kandırmadan,
Gereken yapılmalı, daha çok kudurmadan.
Hep isyan ettiriyor, bağırıyor, uluyor,
Suçlarını örtecek, ne deliller buluyor,
İsteyince övüyor, istemezse yeriyor,
Durma NEFSİNİ öldür, o seni öldürmeden.
Gereken yapılmalı, daha çok kudurmadan.
Nefsin sefa sürerken, aklın çeker tasayı,
Zorba bir kabadayı, dinler mi hiç yasayı?
Haydi vur kafasına, kızgın demir asayı,
Hoca tedbir almalı, gevşeyip oturmadan,
Gereken yapılmalı, daha çok kudurmadan.
BİTİRİMLERİN İSYANI!..
Bitirim arkadaşlarımızın yılbaşını Abant’ta karşılama programına “Hayır olmaz! Bu sene bizi mazur görün çocuklarla ayrı programımız var…” desek de laf anlatamıyorduk. Baktık olacak gibi değil, Tanju onlara;
“Sizlere minnettarız arkadaşlar! Şimdiye kadar ayrımız gayrımız yoktu, hep beraber olduk. Yine de ayrı kalmak istemezdik lakin çocuklarımız var. Onları bir yere bırakamadık. Yanımızda gelmeleri de olmazdı. Her şey kabulümüz. Ne kadar masraf olursa, şahıs başına da ne düşerse; sanki biz de oradaymışız gibi masraflara iştirak ediyoruz. Hesap kesiminde IBAN numarası gönderin bize düşeni ödeyelim. Hem siz programınızı bozmamış olursunuz, hem de biz…” deyip sakinleştirse de ipe sapa gelmez kinayeli laflarından gına gelmişti. Hele şükür ki bu eğlenceye gitmememizi din gayretinden dolayı, günaha düşmeyelim endişesiyle yapabileceğimizi akıllarına getirmemişlerdi. Öyle olduğunu bilselerdi eve gelir, şampanyalarını salonun ortasına, hem de bize inat patlatır, geceyi yanımızda karşılar, her türlü pisliği de yaparlardı. Onun için onlarla inatlaşmamaya bilhassa ehemmiyet veriyorduk.
O seneki yılbaşında paramız gitmişti lakin îmânımızı muhafaza edip rıza-ı ilâhiye aykırı bir şey yapmamıştık. Hayatımızda, belki de nefsimizi ayaklar altına alıp bu karşı koyma işini ilk defa yapıyorduk. Niçin? Harama düşmemek için, nefsimizin tasallutundan kurtulmak içindi. DEVAMI YARIN