Tanju, artık hep alttan alıyordu; “Sen haklısın! Haydi istediğin olsun…” dedi, yola çıktık. Kafamda planladıklarımın hepsini de tek tek aldırmaya kararlıydım.
“Yuvam dağılmasın, huzurum kaçmasın…” diye mi yoksa hatırım için mi ne istemeyerek de olsa borca girdik. Taksitleri rahat ve vaktinde ödeyebilmek için artık eve geç gelmeye başladı. Daha çok para kazanmak için mesaiye kaldığını söylüyordu Tanju. Mecburen susuyordum. Çünkü ben istemiştim illa eşya alalım diye direnmiş ve paçayı kaptırmıştım.
“Genciz üstesinden geliriz evelallah…” dedik, sabrettik. Altı, yedi ay sıkı bir çalışmayla borcumuz bitti. Keyfimize diyecek yoktu. Üstelik de istediğim mobilyayı aldırmıştım.
Bu sefer de bize gelenler, “Bakın ne güzel oldu! Şimdi ev eve benzedi. Hadi hayırlı olsun” diyor, bizi yeni eşyalar almaya teşvik ediyorlardı. Eh bu iltifatlar pek hoşumuza gidiyordu.
***
BİNMİŞİZ BİR ÂLÂMETE GİDİYORUZ KIYAMETE…
Bugün biraz kendimden bahsetmek istiyorum kıymetli okuyucularım. Her ne kadar “deli dolu” bir kız isem de içimde hepten sönmemiş, yani epeyce küllenmiş müspet yönlerim de vardı. Şimdi bazı okuyucularımız diyecek ki; “Ya sen değil miydin? Bir çulsuz delikanlı yüzünden evini barkını, anneciğini babacığını hiçe sayıp her biri bir ömre bedel nasihatlerini dinlemeyen, yalvaran gözlerini görmezlikten gelen! Şimdi de kalkmışsın ‘o kadar da kötü biri değilim…’ demeye kalkışıyorsun! Sen onu külahıma anlat!” Az çok böyle diyenlerin olabileceğini tahmin edebiliyorum. Yine de insaflı olan, “ya hep ya hiç!” demeyenler için yazıyorum bunları. Şu faydası olabilir belki, kim bilir, nereden nereye geldiğimi daha rahat görebilmenize vesile olmuş olurum bu İTİRAFlarımla…
Kim bilir, ömrün kaçta kaçı kaldı geriye?
Çok söyleyeceklerim var, hele gel beriye.
Hayırlı bir haber veren dostum hiç kalmamış,
Bitmiş, tükenmiş, yok olmuş eriye eriye.
Bir kuruş için hesap isteyenler peşimde!
Mürüvvet kalmamış canım dediğim eşimde!
Dikenli tel ve mayınla çevrili her yanım!
Kurudum hepten, damarımda kalmadı kanım.
Muharebem bitmedi, vazgeçtim hür olmaktan,
Uyuyakalmışım köşemde pek yorulmaktan.
Dikemediğin her bayrağın benim terzisi!
Senden değil ki dürten şeytanın ta kendisi!
Kim bilir belki kavuşursun arzularına!
Yüzme bilmiyorsan girme derin sularına!
Rabbim imdad eylesin biz aciz kullarına.
Fakir fukara, yetim, kimsesiz dullarına!
Sen misin devamlı arkamdan kuyumu kazan?
Geçti bahar, geçti yaz geldik mevsim son hazan!
Elinde değil kader, senden önce var yazan.
Yeter ki sus, konuşma sahtekâr, oyunbozan!
Memleketimizin kanayan yaralarından biri de malumunuz, ev sokak, aile toplum, mektep medrese, hayat memat uyuşmazlığı. Öyle sızıntı falan da değil hem, oluk oluk kanıyordu bu yara! DEVAMI YARIN