“Bu insanlar nasıl bu kadar okumuş cahil olabiliyor?!.”

A -
A +

Saadet Hemşire, ses tonunu yükseltmeden tane tane anlatıyordu:

 

- Susma! Yanlış söylüyorsam “yanlışsın” de, ikaz et beni! Bak Jale Hanım! Rabbimiz, Casiye sûresinin yirmi üçüncü âyetinde meâlen ne buyuruyor? “Gördün mü, o kimseyi ki; heva ve hevesini kendisine ilah edinmiş, bilgisi olduğu hâlde Allah onu şaşırtmış, kulağını, kalbini mühürlemiş ve gözüne perde koymuştur? Allah’tan sonra onu kim hidayete eriştirebilir? Hâlâ düşünmeyecek misiniz?” Bilmem senin için bir mana ifade ediyor mu bu söylediklerim?

 

- !!!

 

- Demek istemiyordum ama içimde kalmasın Jale Hanım! İyi düşün, yoksa sen nefsini ilah edinen, nefsini putlaştıranlardan mısın? İnsan kul olduğu değerler için yaşar. Sen neye veya kime kulsan ona göre hayatını şekillendirir, onun isteklerine göre istikamet seçer, yön verirsin. Şimdi dön ve sor kendine: “Ben kim için yaşıyorum? Tapındığım ilahım kim?” diye. Sana yaşama sevinci veren, bu ihtişamlı dünyayı, hayatının emrine tevdi eden kim? Bolca ciğerlerine çektiğin, gafilce soluduğun havayı sana bahşeden, her an bu mavi gezegenimizi durmaksızın aynı hız ve tempoda döndüren, her gün güneşi üzerine doğduran kim? Yediğin her lokmayı, içtiğin suyu boğazına takılmadan midene indiren, yerken dilini dişlerine çiğnetmeyen kim? Ya koskoca bedenini küçücük ayaklarına taşıtan? Sen tek kelimeyle bir “HİÇ”sin! Tepeden tırnağa her zerren Allahü teâlâya ait. İnsan biraz insaf eder düşünür, haddini bilir ya!.. Jale Hanım şunu söylemeden geçemeyeceğim: “Bu insanlar nasıl bu kadar OKUMUŞ CAHİL olabiliyor?” Aklım almıyor! Bütün âlemleri yoktan var eden Rab’bimin sana, bana bahşettiği nimeti, bıkıp usanmadan tüketiyoruz da Allahü teâlâyı hayatımıza dâhil etmek istemiyoruz! Olacak şey mi?

 

Unutma Jale Hanım, Allahü teâlâ seni kendisine, verdiği nimetleri görüp “kulluk edesin” diye yarattı. Mesuliyetsiz gezip tozasın, oynayıp eğlenesiniz diye değil!

 

- Bu kadar mı?

 

- Ha bir de akıl verdi, düşünesin diye! Bunların hiçbiri boşuna değil! İmtihan olarak nefsini verdi. Mücadele et onunla diye. Kölesi olasın diye değil! Şunu unutma; Allahü teâlâyı dâhil etmediğin hayat, lüzumsuz bir çöp gibi basit ve manasızdır. Hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur!

 

- Yapamıyorum başka türlü!

 

- Bırak artık boş lakırtıları! “Yapamıyorum, olmuyor”ları geç! Yığınla bahanelerini ancak senin gibi aklını kullanmayan, kendini sadece etten kemikten sananlara yutturabilirsin! Münker Nekir, mazeret kabul etmez! Hâşâ, Allahü teâlâyı şu bu bahanelerinle kandıramazsın! O, Hay’dır! Her an diridir. Senin her hâlinden haberi olandır. “Allahü teâlâ imhâl eder, ihmâl etmez!” Yani imhâl eder; sana tövbe edesin diye mühlet ve fırsat verir, zaman tanır, sadece tehir eder. Bu da Rab’bimizin merhametindendir. Ama ihmâl etmez; o hâliyle bırakmaz, onun karşılığını verir. Nitekim beyit:

 

Küfür, devâm ederse de; zâlimler kalkar aradan,

 

Zâlime imhâl ederim; ihmâlim yok! dedi Yezdân.

 

DEVAMI YARIN

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.