Sarayın balkonundan çocuklarla konuştuğumu gören Harun Reşid Sultan’ım hiç durur mu? Yanına bir iki adamını almış, çıkıp geldi.
Çocuklar, Behlül'e dediler ki:
- Biz devletin ne olduğunu tam bilmiyorduk. Demek böyle yüksek binalarda oturan, kötü günler için tedbirler alan, belli sınırlar içindeki insanların rahat yaşamasını temin edenlerin tamamı devlet. Öyle mi?
- Hayır! Bu dediğiniz devleti idare edenler. Devlet ise; idare edenlerle, edilenlere ve hür olarak yaşadıkları toprakların tamamına deniyor. Bu güzel şehirde, bu gördüğünüz güzel bahçeler, semiz hayvanlar ve ilerideki taş duvarlar arkasında saklanan sağlam tohumlar da devletimizin ne kadar zengin ve kuvvetli olduğunu gösteriyor…
Sarayın balkonundan çocuklarla konuştuğumu gören Harun Reşid Sultan’ım hiç durur mu? Yanına bir iki adamını almış, çıkıp geldi. Çocukların önce sayısını öğrenmiş, sonra her biri için cazip olabilecek hediyelerle dolu erzak torbası hazırlatmış. Tanımadıkları için sıradan bir şehirliyle konuşuyorlarmış gibi rahattı çocuklar. Benim Halifeye hürmetimi görünce onlar da hürmetkâr davranıyorlardı. Hizmetçiler her çocuğa hediyelerini verdiğindeki sevinçleri tasvir etmeye aciz kalırım, onun için oraya hiç girmeyeyim.
“Açın bakalım beğenecek misiniz?” deyince, herkes torbasını açtı. Nar gibi kızarmış çörek, kavurma, bal ve cevizleri görünce pek şaşırdı bir o kadar da sevindiler.
- Çocukları sevindirmek kadar güzel bir şey var mı?
- Her insan Rabbimin bir mahluku, eşref-i mahlukattan hem de. Onları sevindirmenin bedeli, kelimelerle ifade edilemez ve vakit nakittir. Kıymetini bilmezsek elimizden uçar gider.
- Evet Efendim! Giden zaman geri gelmez…
- Keşke geri gelse de yanlışlarımızı ve hatalarımızı düzeltebilseydik! Geri gelmesi mümkün değil! Onun için bugün ayağıma kadar gelmiş bu fırsatı kaçırmak istemedim.
- Ama şimdilik mümkün olan bir şey var. Allahü teâlâ bize her sabah yeniden bir zaman daha veriyor. Önümüzde yaşayacağımız anlar veriyor. İşte bu yeni zamanı iyi kıymetlendirip değerlendirmeliyiz. Geçmişte yaptığımız yanlış ve hataları, tembellik ve ihmalleri yeniden yaşamamalıyız. Sağlığın ve vaktin ehemmiyetini anlayamama gibi hataya düşmemeliyiz. Herhangi bir sebepten dolayı da birçok hatalı şeyi yaşadığımızda o kusurları düzgün ve kontrollü atlatmalıyız ki hayatta muvaffak olabilelim.
- İpin ucunu bir kaçırdık mı? Allah muhafaza!
- Geçmiş olsun! Tut tutabilirsen!
- Gemisini kurtaran ne âlâ.
- Her devrin delisi gibi kötüsü de farklı farklı oluyor.
- Nasıl?
- Kral Dokyanus zamanında ilahlık davasında bulunanlar puta tapanlar vardı. Şimdi de hiçbir şeye inanmayan dehriler, dinsizler var.
Mevzu bu meseleden açılınca Harun Reşid Sultan’ım İmam-ı Âzam Ebu Hanife’nin çocukluğuna dair bir menkıbeden bahsetti.
- Bakın çocuklar! Sizin yaşlarınızdaki bir çocuk neler yapmış? Ondan bahsetmek istiyorum.
- Kimmiş?
DEVAMI YARIN