Devleti neredeyse tamamen içten ele geçirmişlerdi!..

A -
A +

Halife, Bermekîlerin; “Paralel bir devlet” kurduklarını ve kendisini devre dışı bırakmak istediklerini fark etmişti...

 

 

 

 

 

Dahası, devletin temelini Araplar oluşturduğu hâlde; idare edenlerin en tepeden en alt tabakalara varana kadar neredeyse tamamının Acem asıllı Bermekîler tarafından doldurulması ve onların da halkı canlarından bezdirmesi, bardağı taşıran son damla olmuş…

 

Bermekî idareciler ise; Halife Harun Reşid’in kendilerine beslediği “büyük itimadı ve yakın alâkayı istismar ederek, sadece sarayı değil, vilayetlerin tamamını yandaşları ile doldurmuş, devleti neredeyse tamamen içten fethedip ele geçirmişlerdi…

 

Anlayacağınız; koca Abbasi Devleti'nin her kademesini ayrık otu gibi sarmışlar, en ücra yerlerine bile itimat ettikleri adamlarını yerleştirmişler. İşte bu yüzden onu yattığı derin uykulardan uyandırmak ve gözlerini açtırmak elzem olmuştu.

 

Niçin?

 

Milletin, devletin, Ümmet-i Muhammed’in sıhhat ve selâmeti için. Halife, Bermekîlerin; “Paralel bir devlet” kurduklarını, her yanını ele geçirdiklerini ve kendisini devre dışı bıraktıklarını fark edince, derhal emir verdi:

 

“Şu şu isimlerdeki Bermekîlerin hadlerini bildirin! Çok ihtiyar olanları, suçlu hanımları zindana atın, çocukları da muhafaza altına alın, okutun!”

 

Derhal bu emir, yerine getirildi!

 

Sekiz yüz üç senesinde, “Halife ile gece gündüz beraber” olan ve yanından hiç ayrılmayan vezir Cafer bin Yahya yakalandı, muhakeme edilip delilleriyle suçları yüzüne karşı okundu ve uzatmadan da infaz edildi!

 

Cafer’in babası Yahya bin Halid, kardeşleri Fazıl, Muhammed ve Musa ise hapsedildi! Yahya, sekiz yüz dört, Fazıl ise sekiz yüz beş senelerinde hapisteyken vefat etti...

 

Ailenin geri kalanlarının da gayr-i meşru edindikleri servetlerine el konulup beytülmala aktarıldı... Böylece bu “zengin ve kuvvetli aile” devlet idaresinden el çektirilmiş. Kazanç sahaları daralınca da fukaralıkla boğuşarak tarih sahnesinden hepten silinip gideceklerdi diğer hainler gibi!

 

Çok merak ettiğinizi bildiğim bahçıvanın akıbeti ise şöyle oldu:

 

Halife’nin emri üzerine, emniyeti sağlamakla vazifeli olanlar bahçıvanın evine de gitmişler… Sarayın mahrem yerlerine girip çıkmasının bedelini ya kılıçla ya da hapse atarak ödeteceklermiş!

 

Ama, bahçıvan; hemen, “Bermekî olmadığına” dair, Halife'den aldığı imzalı fermanı gösterip;

 

“Gördüğünüz gibi, Sultan’ımızın fermanı var; ben Bermekî değilim...” demiş ve kellesini kurtarmış.

 

İnfazlar ve zindana atma işleri sona erince, Harun Reşid, son durumu öğrenmek için vazife verdiklerini tek tek çağırıp sormuş;

 

“Emirlerimi yerine getirdiniz mi?”

 

Onlar da;

 

“Listedeki herkes; muhakeme edildi; kadı efendilerin verdikleri hükümlere göre ya infaz edildi, ya da zindana atıldılar... Sadece bir adam kaldı ama ona dokunamadık, çünkü elinde sizin imzaladığınız bir ferman vardı Sultan'ım!”

 

“Hım!” diyen Halife, sakalını sıvazlayarak; “Hatırladım onu… Hemen bulun, bana getirin!” emrini vermiş.

 

DEVAMI YARIN

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.