"Dün, şimdi, yarın ve her zaman kalbimdesin Jale"

A -
A +
Bu vesileyle “Bitirimler” aklıma geldi. Onların da aynı yolun yolcuları olduğunu şimdi daha rahat görüyordum. Ar hayâ, evlilik bekârlık denilen mefhumlardan hiçbirinin olmadığını, aynı Aylin’in akıbetinin bizim başımıza da gelebileceğini düşünerek istikbalimizden fena korkuyordum.
 
Akıl baştan çıkarsa “deli” diyorlar,
Sen dünyadan çıkarsan “ölü" diyorlar,
Dünya senden çıkarsa VELİ diyorlar.
Kalem kırıldı, söz bitti beli...
Buna da dünya hâli diyorlar.
 
Doktorumdan ayrıldıktan sonra eve gidecek kadar sabrımın olmadığını biliyordum. Nefise Doktorumun da bir köşede mektubu okurken görmesini istemedim. “Ne yapayım?” derken, mektep senelerinde gizli işlerimiz için sık sık kullandığımız tuvalet aklıma geldi. Koşarak girdim, zarfı açtım…
     ***
Çok Kıymetli ve de Pek Muhterem Arkadaşım Jale’ye,
Sana yazıp yazmamaya hiç tereddüt etmedim. Biliyorsun ama bir daha yazıyla ifade edeyim dedim. Kalbim diyor ki “Senin gibi birini asla unutamayacağım…” Arkadaşlığında öyle düzgün bir çizgi çizdin ki ne mümkün hatırlamamak. Dün, şimdi, yarın ve her zaman kalbimdesin, öyle de devam edeceksin can kardeşim.
Maalesef her biri bir trajedi olan problemlerim, sıkıntılarım ve zorluklarım ile birlikte sana geldim ve kaldığımız yerden hiçbir şey olmamış gibi kucakladın, bağrına bastın. Hislerimde yanılmadığımı bir daha görmeme vesile oldun, minnettarım. Beni bu hâlimle görenler kaçacak delik ararken uzaklaştırmadın; dahası bütün meselelerimi sabırla dinledin, çözüm yolları gösterdin. Eğer kardeşim olsaydın, seni bundan daha fazla sevemezdim. Neyse ki farklı ailelerde doğup birbirimizi bulduk ve sen benim kardeşim kadar yakın en kıymetli arkadaşım oldun.
Kalbimi, her an her saniye o bitmeyen enerjin ve gülüşünle aydınlatıyorsun. En iyi arkadaşım olduğunu gösterdin. Bundan aldığım cesaretle yazıyorum Jale’ciğim. Belki tahmin etmişsindir iflah olmaz bir hastalığa yakalandım. Gitmediğim hastane, görüşmediğim doktor kalmadı. “Allah’tan ümit kesilmez, sebeplere yapışacağız, ne lazım gelirse onu yapacağız…” deyip beni hep teselli ettiler. Onların bakışlarından çok iyi anlıyordum ama zaten yapacak bir şeyim de yoktu. Her an her şey olabilir düşüncesiyle son bir defa olsun görüşmek istedim. İyi ki gelmişim, iyi ki dünya gözüyle bir daha gördüm. Artık ölsem de gam değil.
Gittiğimiz yol yol değildi ama fena tuzağa düşürülmüştüm. Uyandığımda iş işten çoktan geçmişti. Her şeyimi kaybetmiş, iflâs bayrağını çoktan çekmiştim. O pişmanlık ve hislerimle sana geldim. “Ben yandım sen yanma!” diyeyim diye.
“Ben düştüm sen düşme, ben bittim sen bitme!” diye bağırmak istiyorum ama sesim çıkmıyor.
Bütün şartlarımı zorlayarak koştum geldim. Yangın çıkan evde, hani tehlikeyi gören bir annenin, evladını alevlerin arasından almak için canhıraş kendini ateşe atması var ya işte onun gibi düşün bu gelişimi... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.