"Evinin kapısı açıktı Behlül’üm!"

A -
A +

Sultan’ımı tanır tanımaz ayağa fırladım, koştum elini öpmek istedim yine müsaade etmediler.

 

 

 

İçimden çocukluğumda yaptığım gibi çimenlere uzanmak geldi. Bir palmiyenin altına sırtüstü uzandım semayı, gittikçe silikleşen yıldızları seyretmeye devam ettim. Ayaklarımı yukarı kaldırıp bir ileri bir geri salladım masum sabiler gibi. Bu hâlimle bile sabah akşam vird ettiğim tesbihatları söyleyip duruyordum. Sırtımda yamalı bir keten gömlek, bacağımda toprak ve çimen kokan bir geniş şalvar vardı. Uzandığım yerden başımı az bir şey “evim" dediğim damdan yana döndürüp dikkatlice baktım. Gördüğüme inanamadım. Yoksa rüyada mıydım? Başımı tekrar eski hâline çevirip gözlerimi kapadım. Aklıma gelenlerle mücadele hâlindeyken “Behlül” diye seslenen müşfik sese döndüm. Kulübemden çıkmış biri bana doğru geliyordu. Sultan’ımı tanır tanımaz ayağa fırladım, koştum elini öpmek istedim yine müsaade etmediler.

 

- Evinin kapısı ardına kadar açıktı Behlül’üm!

 

- Hiç kapatmadım ki efendim.

 

- Ama hırsızlar var… Üzülmeni istemem.

 

- Sultan’ım! Cevher ne kadar kıymetliyse, talipleri de o kadar çok olur. Benim öyle cevherim, kıymetli bir şeyim yok ki.

 

- Vah  Behlül’üm vah!

 

- Bak siz bile elinizdeki kıymetli şeyleri muhafaza etmek için surlar, kaleler yaptırmış, sayılamayacak kadar çok askerler besliyorsunuz. Yine de zor muhafaza ediyorsunuz Sultan'ım.

 

- !!!

 

- Bir gün Peygamber efendimiz, sallallahü aleyhi ve sellem, Eshabıyla oturuyorlardı. Sohbetlerine, Arapça bildikleri için Yahudiler de geliyordu. Eshab-ı kiramdan biri;

 

"Yâ Resûlallah! İçime çok vesvese geliyor. Bunun bir ilacı var mıdır?” diye suâl eyleyince pusuda bekleyen ve bu durumu fırsat bilen bir Yahudi hemen atıldı, "Bizim dinimizde hiç vesvese yok! En iyisi sen gel, bizim dinimize gir!" dedi. Bu çıkış karşısında Sevgili Peygamber efendimiz, Eshabına döndü; "Yâ Ali, buna sen cevap ver!" buyurdu. Edeple ayağa kalkan Hazret-i Ali, "Yâ Resûlallah! Boş eve hırsız girmez..." dedi.

 

- Ne kadar güzel cevap! Hırsız boş evde ne yapsın?

 

- Şeytan, Cehennem kütüğü îmânsız kişiyle niye uğraşsın Efendim? O melûn, “Biraz bozabilir miyim?" diye kıymetli cevherin olduğu yere, yani hakiki îmânlıya saldırır. Onun için mümînlerin kalbine gelen bu üzüntüler, sıkıntılar, îmânın kuvvetli olduğuna, orada bir cevherin varlığına alâmettir. Zaten Ehl-i sünnet itikadı çok kıymetli bir pırlantadır. Allahü teâlâ onu çöplüğe koymaz. Çok kıymetli olan bu cevher, çok mübarek insanlara nasip olur.

 

- Elhamdülillah!

 

Olacak bu ya, Sultan’ımla sohbet ederken galiba büyük konuşmuşum. Bir gün Dicle kıyısında abdest alıp kulübeme gittiğimde bir de ne göreyim kulübeme hırsız girmiş, evde ne bulduysa götürmüştü. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.