"Git, gözüm görmesin yoksa elimden bir kaza çıkacak!.."

A -
A +
"Cevap versene! Aaa! Olacak şey değil! Bir de çorabımı batırmışsın sünepe seni!.."
 
 
Küçük Ali, hem ilk müşterisini memnun etmek, hem de bir tersliğe meydan vermemek için boyayı, cilayı oldukça bol kullanıyor, pek de dikkatli oluyordu. Olacak bu ya daha iyi olacağına adamın çoraplarını lekeledi, ayakkabılar da parlayacak yerde mat, tuhaf bir renk aldı. İşin bittiğini anlayan müşteri cebinden bozuk paraları çıkardı, tam uzatırken:
- Bu ne, be çocuk? Demedim mi? Ayna gibi yapmazsan metelik vermem!
- !!!
- Cevap versene! Aaa! Olacak şey değil! Bir de çorabımı batırmışsın sünepe seni!..
Âlimler buyurdu ki;
“Hikmet, şecaat, iffet…
Bir araya gelince,
buna denir adalet.”
Ali, pek fena olmuştu! Para kazanıp evine ekmek götüreceğini düşünürken daha ilk müşterisinden yediği azarlar gözlerinin dolmasına sebep oldu. O da olmasaydı yapacağı hiçbir şey kalmayacaktı.
Bu arada nasıl olduysa gencin elindeki bir lira yere düştü, ayağının dibine yuvarlandı. Uzağa gitmesin diye mi ne hemen üzerine bastı.
Araba motor ve korna seslerinden başka, asırlık ağaçların dallarından sağa sola uçuşan kuşların kanat çırpmaları, cıvıldaşmaları duyuluyordu. Küçük Ali; kendine has saflık ve tebessümüyle:
- Abi, haklısın ama paramı verir misiniz?
- Hem haklı olacağım, hem de para vereceğim! Desene sen şimdiden eşkıyalığa başlamışsın velet! Adın ne senin?
- Ali, efendim.
- Git buradan! Gözüm görmesin yoksa elimden bir kaza çıkacak!
- Ama abi… diye direndi Ali. Paramı ver!
- !!!
Çok kızıp öfkelenmek, ateş gibi yandırır,
Hiddetin aşırısı, hep nefret uyandırır.
Öfkeli müşteri, ayakkabıların sağını solunu inceden inceye kontrol etmeye başladı. Burnundan soluyor, çocuğun yalvarıp yakarmalarını hiç duymuyordu bile. Nereden nasıl bir cesaret geldiyse Ali, birden fırladı, kocaman adamın yakasına yapıştı, onu sarstı, bu arada yere düşen parasını zapt eden, boyadığı kundurayı itmek için de durmadan tekmeliyordu.
- Paramı isterim! Paramı ver!  diye ağlıyor, düşen parayı almaya çalışıyordu. Genç adam beklemediği bu hareketlere şaşırmış olmalı ki gözleri yuvasından fırlamış, çılgına dönmüştü. Birdenbire elini kaldırıp tokat atacakmış gibi yaptı ve küfürler savurdu:
- Ee yetti artık be! Ne diye vızıldıyorsun eşek arısı gibi! Yıkıl karşımdan, defol!
- !!!
- Defol dedim! Ağzını, burnunu dağıttırma bana!
İlk müşterisinin hareketlerinden pek ürken Ali, ona kin dolu gözlerle baktı. Tepeden tırnağa titriyordu, sandığını alarak tabana kuvvet kaçmaya başladı. Öylesine dehşete düşmüştü ki ne başını çevirdi, daha ne de sesini çıkardı. Birkaç saniye sonra da sokakların arasına daldı, gözden kayboldu…
              ***      
Yıllarca ocak yaktın,
Su oldun bize aktın,
Dadıdan iyi baktın,
Hakkın ödenmez ana!

Üstün tuttun canından,
Hem kan verdin kanından,
Ayırmadın yanından,
Hakkın ödenmez ana!

DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.