Kulaklarımda Aylin’in “Erkek milleti değil mi?” sözleri yankılanıyordu hâlâ. Ondan aldığım gazla söylüyor, sonra da çok üzülüyordum.
Kendi kendime “Yakışıklı olmak, evlilik için tek başına yetmiyordu. İşte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki?” diyordum ama gözlerimden süzülen yaşlara da mâni olamıyordum.
AH AŞK! OLMAZ OLAYDIN!..
Genç yaşta büktü belimi!
Bak sevdiğim gör hâlimi.
Sakın bırakma elimi!
Yaz sevdanı, kır kalemi!
Vurgunum bir kara kaşa,
Çaldım başım taştan taşa.
Merak edip bu savaşa,
Gir yiğidim, vur zalimi!
Kirpikler ok, gözler çakmak
Hem ne mümkün ona bakmak,
Nasip olur nişan takmak,
Cana verdim her yılımı.
Sevdan ile oldum deli,
Ne divane ne de veli,
Hikâyenin var evveli,
Dinle ahbap bir âlimi.
Yorgunum perişan hâlim.
Ne cahilim ne de âlim.
Mazlum ol da olma zalim.
Son nefes der ahvâlimi.
Düzen bozuk işler yavaş,
Hep sokaklar doldu ayyaş!
Nerde insan orda savaş,
Al paranı ver malımı.
Ne çekti Hoca elinden,
Hem elinden hem dilinden.
Zamanın küfür selinden,
Kaç kardeşim yap talimi.
***
Kulaklarımda Aylin’in “Erkek milleti değil mi?” sözleri yankılanıyordu hâlâ. Ondan aldığım gazla söylüyor, sonra da çok üzülüyordum. Ne etsem eylesem de Tanju’ma kıyamıyordum. Ayrılma talebimi yüzüne haykırmam aklıma geldikçe deli oluyordum. “Aklımdan zorum var galiba!” dedim, ağladım gizli köşelerde.
“Bütün bu konuşmalar Tanju’nun kafasında, şuuraltında ne canlandırdı acaba?” diye kendime soruyor, bir daha yüzleşirken haklılık sebeplerimi öne çıkarıyordum. Oturdum ciddi manada bir nefis muhasebesi yaptım. Aklıma ilk gelen ne oldu dersiniz? Hemcinslerimiz ve karşı cinsler bu mevzuda ne düşünüyorlardı acaba?
Kız arkadaşlarımın çoğu anlaşılması zor erkek düşmanıydı. Âdeta nefret ediyorlardı. “Erkek milleti değil mi? Topunun Allah müstahaklarını versin!” diyenlerden tut, “Vefasız, hepsi zalim, hissiz ve ruhsuz, ayarsız, egoist, faşist, merhamet fukarası, vicdansız!” diyenlerin haddi hesabı yoktu. Kadın kadına muhabbetle bu işleri konuşmam onların da hoşuna gidiyor, bir araya geldiğimizde erkekleri fena hâlde kötülüyorduk. Böylece “Feminist hareket” kendiliğinden gelişiyordu. Neredeyse ben de o oluşumun lideri oluyordum ki Dr. Nefise Hanımın verdiği kitapları karıştırınca fikirlerim yüz seksen derece yön değiştirdi. “İki arada bir derede…” derler ya tam bana göre ifadelerdi. Hem yârdan, hem de serden geçemiyordum sözün özü…
O kadar çok benimsemiştik ki bu ifadeyi. “Erkek milleti değil mi?” deyip karşı cinsin kendini müdafaa etmesine fırsat vermeden linç ediyor, kendimizi de acayip üstün görüyorduk. Dünya, kadının üstünlüğü hakikatini seslendiriyordu bir orkestra gibi, biz mi iştirak etmeyecektik? Hem birkaç gericinin sözü mü olurdu?
Erkek milletinin hep aynı olduğu havası estiriliyor, kimsenin bakış açısını değiştirmesine fırsat verilmiyordu. Gizli ve oldukça da kuvvetli bir baskı altındaydık. “Her erkek aynıdır” düşüncesi her geçen gün daha da kuvvetleniyordu. DEVAMI YARIN