Jale:
- Hayatın tepeden tırnağa risk olduğunu yaşayarak gördüm! En enteresanıysa erkekler! Her önlerine çıkanları tavlayacaklarını sanırlar ki bu da bu işin en garip yönü.
- Haklısın Jale Hanım! Erkekler, başlı başına bir mevzu, hepten bir tuhaflar. Beyaz, daracık, kısa paça pantolon üzerine pembe çiçekli gömlek giyen, kulakları küpeli, kaşlarını aldıran, kadın gibi makyajdan da geri kalmayanlar gittikçe çoğalıyorlar. Adı erkek olan bu çeşitten mahlûkatın hâkimiyetinde sokaklar.
- Hele nereden icap etmişse şu serçe parmaklarının tırnaklarını uzatmaları beni tiksindiriyor, iğreniyorum! Yılanlı, çiyanlı dövmelerine ne demeli? Nasıl bir kişilik kaymasıdır, şahsiyetsizliktir hiç anlamış değilim. Saçlarını, sakallarını acayip yapmalarını hiç hesaba katmıyor, saymıyorum bile!
- Konuştukları, bizim lisan değil, kıyafetlerine uymuş! Erkeklerde bir “Ayol” kadınlarda ise “Gerçekten miii? Aaaa! Şaka yapıyorsunnn! Yaniii! Eeeeeee? Daha?” diye artırılabilir ünlemli kelimeler… almış başını gidiyor. Hele bazı tesettürlülerin hâli tam bir tiyatro. Çoğunun üstü örtülü ama boyundan aşağısı felç geçirmiş gibi. Kızlarımız makyaj tazelemek yerine îmân tazeleselerdi. Ne bileyim, erkeklerimiz okeye dördüncüyü bulma telaşı yerine abdest alıp üç kişi ile küçük bir cemaat oluştursalardı daha îmânlı bir nesil yetişirdi… Îmânın içinde okumak vardır, araştırmak, düşünmek, çalışmak vardır. Temiz fıtrat vardır. Hakiki insan olmak vardır…
- !!!
- Fıtrat diyorum. Fıtrat, yani yaradılışımızdaki o temizlik, duruluk, nurlu aydınlık yok şimdi çoğumuzda. Anlamıyorum, insan kendini bu kadar pejmürde bir hâle niçin getirir ki? Toplum olarak bir silkelenip kendimize gelebilseydik. Yoksa akıbetimiz hakkında çok karamsarlığa düşüyorum, istikbâlimiz tehlike sinyalleri veriyor, pek kötü görünüyor. Şimdi üzüldüğümüz bu komik görüntüler, zamanla alışılagelmiş hâle dönecek ve kadınlarımızı da, erkeklerimizi de hepten kaybedeceğiz…
- Ne yapabiliriz ki Doktor’um? Gücümüz kendi nefsimize yetmiyor, başkalarıyla nasıl uğraşabileceğiz ki? Zaman su gibi akıp gidiyor. Dile kolay, neredeyse on sene olmuş Tanju’yla evleneli.
- Hâlâ vakit var. Hepten kopup koyuvermek yanlış! Zararın neresinden dönersek kârdır. Elbet bir gün kıyamet kopacak. Lakin insanlığın kendini rezil bir hâle getirerek kopması akla hakarettir. Akıllı olarak yaratılmış olan insanın, akılsız, fikirsiz, hayvandan da daha aşağılık bir canlı yerine kendini getirmesiyle dünyanın son bulması çok üzücü. Hep diyorum, fırsat buldukça diyeceğim de… Gençlerin, çocukların ellerinden sıkı sıkıya, kalplerindense muhabbetle tutmalıyız. Kayıp gidiyorlar yoksa… Bu gidişte nesiller hepten yok olup bitecekler. “Sen ne yaptın? Gücün kuvvetin, imkânların ölçüsünde hangi gayretin oldu?” suâlleri bize sorulmayacak mı sanıyoruz?
- İnan, aciz kalıyorum.
DEVAMI YARIN
Okuyanlardan Allahü teâlâ razı olsun…
Çok teşekkürler hocam. Allah razı olsun.