Halîfenin huzûruna biraz sıkılarak girdim...

A -
A +

Sultan'ımın adamları meğer benden önce davranıp saraya gelmişler gördüklerini, işittiklerini olduğu gibi anlatmışlar.

 

 

 

Hârûn Reşîd Sultan’ımız, arkamdan adamlar salıp danışacağım yeri, şahısları öğrenmek istemiş. Çünkü pek merak ediyormuş.

 

Gide gide şehir dışında bir mezbeleliğe girdim. Peşimde birileri varmış, beni seyrediyormuş gibi hissediyordum. Ben ise karşımda birileri varmış da başımı eğip danışıyor ve dinliyormuş gibi yapıyordum hep. Sohbet ediyor, söyleyeceğim şeyleri söylüyor ve onlardan da cevap almışım gibi “Tamam anladım…” dedim. Beklemeden saraya döndüm.

 

Sultan'ımın adamları meğer benden önce davranıp saraya gelmişler gördüklerini, işittiklerini olduğu gibi anlatmışlar. Biraz sıkılarak, biraz mahcup huzûra girince, halîfe Hârûn Reşîd ayakta karşıladı her zaman yaptığı gibi;

 

- Geldin mi ey  Behlül? Hadi, söyle bakalım ne dediler danıştıkların? Vereceğin cevâbı pek merak ediyorum, dedi, cevabımı beklemeye başladı.

 

Ben de gayet ciddi ciddi;

 

- Danıştım... "Sakın insanların içine girme! Sakın aralarına karışma!” dediler Sultan’ım.

 

Bu cevabıma Halîfe'miz, bütün heybetiyle gürledi;

 

- Ey  Behlül! Sen gidip kenefte kendi kendine biriyle konuşuyormuşsun gibi yapmışsın! Beni ne sandın? Olup bitenlerin hepsinden de haberim oldu.

 

Deyince ben de söyleyeceklerimi sıraladım;

 

- Doğru söylüyorsun Efendim! Zaten ben de onlara danıştım!

 

- !!!

 

- Onlar bana şöyle cevap verdiler; “Ey  Behlül! Biz de vaktiyle en güzel ve nefis yiyeceklerdik. Bütün güzellikler bizdeydi. İnsanlar yanında sevgi ve itibarımız çoktu. Ne zamanki insanların içine girdik. İşte bu hâle geldik. En sonunda çöplüğe atıldık! Sen de bize bak ibret al! Sakın ha insanların içine girme, arasına karışma” dediler.

 

- !!!

 

Bu sözlerimdeki ince mânâları anlayan Hârûn Reşîd Sultanım: Başını sağa sola sallayıp sessizce “Haklısın” dedi, derin düşüncelere daldı. Sonra da:

 

- Bak  Behlül! Bir grup hazret-i Ali radıyallahü anha sordular: “Başımıza gelenler imtihan mıdır yoksa ceza mı?” O da şöyle cevap buyurmuşlar: “Eğer Allahü teâlâya yakınlaştırıyorsa imtihan, Allah’tan uzaklaştırıyorsa cezadır.”

 

- Öyledir efendim.

 

-  Behlül, zamanla gördüklerin, duydukların veya bildiklerin hakkındaki kanaatlerin değişebilir.

 

- Öyledir Sultan'ım! Sanıyorum hemen her hadisede, insanın kendi kendine şu soruyu sorması lazım geliyor: "Baktığım değil, belki de baktığım yer yanlıştır!"

 

-  Behlül!

 

- Buyur Sultan'ım!

 

- Elif harfinin yanına noktayı andıran "he" harfi gelince “âh" diye okunur. Bu sebeple "elifim noktalandı" demek, "âh çekiyorum, acı çekiyorum" mânâsı taşır, değil mi?

 

- Rabbim acı çektirmesin Sultan'ım!

 

- Âmin, ecmâin.

 

 

 

Gönüllere hükmeden,

 

Cihana sultansın sen.

 

Sözü eğip bükmeden,

 

Can içinde cansın sen.

 

 

 

Bakışın bin can alır,

 

Muhabbet kalpte kalır,

 

Arayan seni bulur,

 

Yolcuya rehbersin sen.

 

 

 

Vakitsiz kuş uçurur,

 

Durun deyince durur,

 

Düşman korkup kudurur,

 

Sultan Süleyman’sın sen.

 

 

 

Baksan güneş tutulur,

 

Ay doğmaya utanır,

 

Gören hayrette kalır,

 

Yusuf-u Kenan’sın sen.

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.