"Hep aynı şeyleri düşünüyorsun Behlül!"

A -
A +

"Derdim illa son. Yalnız ve yalnız en büyük hakikati, akıbetimi düşünüyorum Sultan'ım!"

 

 

 

Sultanım, çevresindekilerin görüşlerine ve fikirlerine açıktı, kâbiliyetli, işinin ehli insanları yakınında ister ve onların görüşlerine kıymet verdiğini her fırsatta gösterirdi. ‘Ben’ merkezli, yalnız kendi menfaatini gözeten yaklaşımlar ona göre değildi. Devletin ve halkın huzur ve saadetini her şeyin önünde tutardı.

 

Sık sık "Bazı şeyler bize bağlıdır, bazı şeyler ise değildir. Bize bağlı olan şeyler; düşüncelerimiz, arzu ve isteklerimiz, endişe ve korkularımız, çalışıp çalışmamamız; kısaca bilerek isteyerek yapabileceğimiz her şey. Bize bağlı olmayan şeyler ise bedenimiz, mal varlığımız, aklımız, zekâmız, kâbiliyetlerimiz, fıtratımız kısaca; güç kuvvet harcayarak elde edemediğimiz, hazır olarak bize verilen her şey...” der, bizi düşünmeye teşvik ederdi.

 

İşte bu minvalde, çocukluğumdan bu tarafa yaşadıklarımı hayal edip duruyordum, Sultan’ımın selam vermesiyle dalgınlığımdan uyandım.

 

- Esselâmü aleyküm ey  Behlül!

 

- Ve aleyküm selâm ve rahmetullah ve berekâtüh.

 

- Çok dalgınsın.

 

- Düşünüyordum Efendim.

 

- Neyi?

 

- Çok şeyi Efendim. Çocukluğumu, gençliğimi, zayi olan ömrümü, ölümü ve öldükten sonraki karşılaşacaklarımı…

 

- Hep aynı şeyleri düşünüyorsun Behlül.

 

- Derdim illa son. Yalnız ve yalnız en büyük hakikati, akıbetimi düşünüyorum Sultan'ım! Bak sizi de bu kulübeye sürükleyen bir şey var! Aynı müşterek dertler olsa gerek!

 

- Elbette derdim var ve de pek büyük! Gördüğüm bütün günahkâr Müslümanlar benden üstündür ve hayırlıdır. Çünkü o kişinin îmânı zahir günahı ise saklıdır. Allahü teâlâ ise günahları affedip bağışlayan ve örtendir.

 

- Âmennâ…

 

-  Behlül! Unutmayalım ki insanları Allahü teâlâya çağıranlar üç kısımdır.

 

Birincisi hâl ehli,

 

İkincisi söz ehli,

 

Üçüncüsü hem söz hem hâl ehli olanlardır.

 

Hâl ehli, söz ehlinden makam olarak daha üstündür, hâl ve söz ehli, hâl ehlinden daha üstündür. Söz ehlinin irşadından ancak sözle faydalanılır. Hâl ehlinin irşadından ancak hâlle faydalanılır. İrşad edici olarak en kâmil olanı hâl ve söz ehli olandır. Bu da sizde var! Beni buralara getiren de budur  Behlül!

 

- Tövbe tövbe Sultan’ım! Kanayan yarama basıyorsunuz! Buyurduğunuz gibi olmak istiyorum da azgın nefsimle baş edemiyorum!

 

- Kim baş edebiliyor ki siz edesiniz  Behlül? O vazifesini yapacak biz de nefsimizi tanıyacağız ve de dizginlemek için elimizden geleni yapacağız, bunun için mücadele edecek, çok gayret göstereceğiz.

 

- Evet Efendim! Mücadele hiçbir zaman bitmeyecek, mezara kadar devam edecek! DEVAMI YARIN

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.