"Her şey açık anlaşıldığı için izahata ihtiyaç duymuyorum"

A -
A +
“İyi insanı secdelerden değil, doğru sözünden ve emanete ihanet etmemesinden tanırsın.”
 
Sevgili Peygamberimize salat ve selamdan sonra, E’ûzü Besmele çekerek dersine başladı Hafız Lütfü:
-Cemaat-i Müslimin; bugün sohbetimize Hazret-i Ali efendimizin her gün tekrar edilmesi lazım gelen bir sözüyle başlamak istiyorum. Sabah evden çıkarken okuduğum kitapta rastladım. Hoşuma gitti; bir kâğıda yazdım, getirdim, size de okuyayım diye. Aynen şöyle buyuruyorlar:
“İyi insanı secdelerden değil, doğru sözünden ve emanete ihanet etmemesinden tanırsın.”
Her şey çok açık anlaşıldığı için izahata ihtiyaç duymuyorum. Sadece sohbetimizi bereketlendirmek içindi. Bugünkü mevzumuz; azgın, kâfir nefisle alakalı.
Kalp, göğsümüzün sol tarafındaki et parçası değildir. Buna, yürek denir, hayvanlarda da aynısı bulunur. Kalp, yürekte bulunan bir kuvvettir, görülmez. Ampulde bulunan elektrik cereyanı gibidir. Ampul yürek ise, ışığı da kalptir, buna gönül de denir.
Gönül insanlarda bulunur, hayvanlarda bulunmaz. Bedendeki bütün âzâlar, kalbin emrindedir. His uzuvlarımızın duydukları, hissettikleri kalbde toplanır. İnsanın inanmak, sevmek, korkmak, kalbindedir. İtikad eden, yani iman eden, kâfir olan, kalbdir. Kalbi temiz olan, dine uyar. Kalbi kötü olan dinden kaçar. Güzel, iyi ahlakın ve kötü huyların yeri kalptir. Allahü teâlâ peygamberleri, kalbi temizlemek için gönderdi. Kalbi temiz olan, herkese iyilik eder. Dünyada rahat, huzur içinde yaşarlar. Ahirette de, ebedî, sonsuz saadete kavuşurlar.
Yürekli, cesur demek iken, kalbi var demek; yüreği hasta demektir. Yüreksiz, cesaretsiz, korkak demek iken, kalpsiz, merhametsiz demektir. Gönül kalp demek ise de, gönülsüz demek, kalpsiz demek değildir. Gönülsüz; isteksiz demektir. Türkçeden başka dile tercüme yapılırken, kalp eşittir yürek diye tercüme edilirse, işte böyle tuhaflıklar olur. Gönül bir de nefis anlamına gelir. Nefis kelimesi, yirmiyi aşkın manada kullanılmaktadır. Ruh, can, kan, benlik, iç, kalp, büyüklük, yücelik, irade gibi. Fakat daha çok iki manası vardır:
Birincisi, bir şeyin özü, kendisi, kişi. Mesela, Kur’ân-ı kerîmde “Her nefis, ölümü tadıcıdır” buyuruluyor.
İkincisi, dine uymayan isteklerin kaynağı olarak kullanılır. Buna nefs-i emmare de denir. Bu nefis, Allahü teâlânın düşmanıdır. Mesela hadis-i kudside “Nefsine düşmanlık et, çünkü o benim düşmanımdır” buyurulmuştur.
Bir yaşanmış hadiseyle NEFSİN ne demek olduğunu özetlemek istiyorum:
Gelibolulu Süleyman Efendi’nin torunu Abdurrahman bin Muhammed Şeyhizade’nin yazdığı Mecma’ul-enhür adında Mültekâ şerhi çok kıymetli bir fıkıh kitabı vardır. Fakat kitabın yazarı bu isimle değil “DAMAD” ismi ile meşhur olmuştur.
Böyle olmasının ibretli hikâyesi anlatmaya başladı...
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.