"Her şey bizim için yapıldığından sesimizi çıkaramıyorduk!.."

A -
A +

Bazı kadınlar; sadece kendilerine ait olacak bir erkek bulamadıkları için, başka kadınların da sahip olmasını istemedikleri anlaşılıyor. Hatta hırs yapanlar; kendi egolarını tatmin etmek “tercih edilen” olmak, “Gül gibi karısı, dünyalar güzeli sevgilisi de olsa hiçbir erkek beni reddedemez, süperim ben!” diyebilmek için, başkalarına acı vermekten çekinmiyorlardı. Üstelik edepsiz, saygısız, düşüncesiz, müdafaa edilecek hiçbir tarafları olmayan zavallı kadınlardı. Hemcinslerimin bu kadar düşebileceklerini gözlerimle görmemden dolayı da kadın olmamdan utandım ilk defa!..

 

Doktor Nefise’nin yanındaki bir haftalık tedavi, henüz başlangıç da olsa benim ruhuma pekiyi gelmiş, dünyaya bakışımı değiştirmişti kısmen de olsa. Bu farklılığı, henüz yeni yeni anlıyordum. Demin iğrenerek yazmaya çalıştıklarımın kötü şeyler olduğunu görmem mümkün müydü yoksa?

 

Peki, bazı kadınlar gözlerine kestirdikleri erkeğin evli olup olmamasına bakmadıkları gibi erkekler de öyle değiller miydi? İki gün boyunca Yılmaz’ın yetmedi Toprak’ın peşim sıra yaptıkları kurları, eskiden olsaydı ballandıra ballandıra ve iftiharla anlatırdım buradan. Şimdiyse utanıyorum sadece. Ya Tanju fark etmedi olup bitenleri, ya da suyun akışına bıraktı eskisi gibi görmezlikten geldi. İşin aslından tam emin değildim.

 

Gittiğimizin ikinci gecesi otelin salonunda mini şov yapıldı bizim için. Güya evliliğimiz tebrik ediliyordu. Yoğun müzik gürültüsü içinde, ellerde kadehlerle, delicesine dans ediliyordu. Her şey bizim için yapıldığından sesimizi çıkaramıyorduk zaten. Bir ara Tanju mikrofonu eline aldı:

 

“Bir dakika arkadaşlar! Bizim için yaptıklarınıza teşekkür ederiz, minnettarız” dedi, sesler kesildi, bana baktı. Sonra el işaretiyle “Yanıma gel” dedi. Koşarak gittim, elini boynuma atarak nefis bir konuşma yaptı. Aklımda kaldığına göre:

 

“Evlenmek nedir arkadaşlar? Cevabını zaten biliyorsunuz. Bir insanın bizi nikâhlaması, anne, baba akrabalarımızın, bir cemiyetin, devletin, milletin bizi karı-koca sayması ve öyle kabul etmesi değil mi?” Sonra bana baktı, sanki Yılmaz’a mesaj veriyordu, yoksa bana mı öyle geliyordu? Ortalık öyle sisliydi ki net göremiyordum.

 

“Biz bunların çok üstündeyiz Jale’m. Aşkımız, hatta kara sevdamız öyle merasimlere sığmayacak kadar büyük, izah edilemeyecek kadar kuvvetli. O büyük kuvvet ve kudret bizi birleştirdikten sonra, varlığımızı yakıp kavurduktan sonra, insanların koydukları kanun hükümleri ne kadar zayıf kalıyor değil mi? Gel, bu kanunların, bu ananelerin üstüne çıkalım, onları aşıp geçelim. Aşkın kudreti bizi alıp götürsün ötelere. Kendimize ve bütün dünyaya sevgimizin muazzam varlığını ispat edelim Jale'm…”

 

Tanju fena coşmuştu. Anlattıkça açılıyor, konuştukça da takdir ediyordum.

 

“İki senedir kalbimde yaşattığım hayale benzer hatıralar hakikat oldu. Ateş bakışlı hayat yoldaşım, gözlerimde büyüttüğüm, başını göğsüme dayayarak uyuttuğum; ben Kerem sen Aslı, ben Mecnun sen ise Leyla'mmışsın meğer..." DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.