"Her zaman 'evet' cevabı duymak insanı yorar!.."

Sesli Dinle
A -
A +

"İnsan hep mesut ve bahtiyar olamaz. Bunun kadrini kıymetini bilmek, ne olduğunu anlamak için mutsuzluğu da yaşaması lazımdır."

 

 

 

Türk kızı Toleuzhan'ın açıklamaları şöyle devam ediyordu:

 

Oysa aklımın, inancımın kontrolündeki yaşantımda pişman olacağım hiçbir şey yapamıyordum. Çünkü her istediğimi, bilhassa “Ne faydası var? Haram mı, helâl mi? Ahirette hesabı var mı? Rabb'imizin razı olduğu bir iş mi?” gibi nice suâllere tâbi tutuyor, yanlış yapma ihtimalini en asgariye ve hatta sıfıra indiriyordum. Başka hiçbir metod bu kadar tesirli değildi. Dinime uymadan yaptığım en zevkli işin sonunda çok üzüldüğüm hatta acıyla ağladığım olduğu hâlde, nefsime ağır gibi gelen bir haramı yapmadığımda, yasak olana karşı kendimi tutabildiğim zaman ise netice tam zevke, memnuniyete, tatlı, hoş bir huzura dönüyordu. Bu lezzeti tadanın geri dönmesi; ahmak değilse âdeta imkânsızdı. İlk tanıştığım Müslüman kardeşim; "Her zaman evet cevabı duymak insanı yorar ve cazibesini kaybeder ama ne zaman araya ‘hayır, olmaz’ emri girince insan uykudan uyanmış gibi bir silkinip kendine gelir. Sorular soruldukça insan faydalı neticelere ulaşır. Demek istediğim; insan hep mesut ve bahtiyar olamaz. Bunun kadrini kıymetini bilmek, ne olduğunu anlamak için mutsuzluğu da yaşaması lazımdır. İlk başlarda hep istediğini yapmak keyifli gelse de biraz zaman geçince sıkıntı basar ve yeni bir şey ararsın gayr-i ihtiyari" demiş beni uyanık olmam için ikaz etmişti...

 

O da bir nasip meselesiydi. Rabbim karşıma çıkardı. Şunu çok iyi anlamıştım din, rastgele kitaplardan tam ve doğru olarak öğrenilmiyordu. Hakiki kaynakları ve doğru kitapları bulup okuduktan sonra onları tam ve noksansız hayatına tatbik eden iyi örnekler görmek Allahü teâlânın bana bir lütfu oldu.

 

İslâmiyet’i merak edişimle, ona kavuşmam arasında fazla med ve cezirlerim, yeni tabirle gelgitlerim olmadı. Sanki ben Müslüman olmak için doğmuştum. Hani ilk karşılaştığın şeyde bir korku, endişe yüzünden ‘Ne olur ne olmaz’ kabilinden teyakkuzda olma hâli olur ya bende bunların hiçbiri olmadığı gibi aradığım şeyi bulmanın sevinci, huzur ve saadeti kaplamıştı bütün hissiyatımı... Lise son sınıfta her şeyi merak ediyor ‘Bu niçin böyle, o şey olmazsa olmaz mıydı? Niçin dünyaya gelmişiz? Ölmek olmasaydı olmaz mıydı? Tam eşitlik olur mu? Niçin her istediğimiz yapılmıyor? İnsanlar kavgasız, devletler harp yapmadan problemlerini çözemez mi?..’ Daha neler neler? Aklıma gelebilecek her şeyi hep sorguluyordum... O zaman enteresan geliyordu. Kafamda hep ‘neden, niçin’ler vardı. Bazı değil, çok suâlimin cevapları ders kitaplarında, ansiklopedilerde yoktu. Muallimlere soruyordum, onlar da bana ters ters bakmakla ‘Sen kafayı mı sıyırdın?’ diyerek karşı suâl sorup uzaklaştırıyorlardı. Bir daha onların yanına uğramadım tabii ama suâllerim de havada asılı kalmışlardı.

 

Mesela; ‘İlk insan nasıl oldu? Niçin varız? Bütün insanlar niçin birbirine benzemiyorlar? Neden aynı lisanı konuşmuyoruz? Yeryüzünde sadece hayvanlar yaşasalardı acaba nasıl bir dünya olurdu? Ay ve Güneş olmasaydı dünyamız nasıl görünürdü? Öldükten sonra tekrar nasıl dirileceğiz? Mümkün mü?..’ gibi değişik sorular aklıma geliyordu… DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.