Herkes menziline varmış da bir ben geç kalmıştım sanki!

A -
A +
Bir an gelir sert bakar gözünde şimşek çakar,
Yılların kazancını, tutar bir anda yakar!
Bir an gelir, iyidir, kötüye düşman olur.
Bütün yaptıklarına utanır, pişman olur.
 
Bir an gelir saçmalar, ayarsız densiz olur.
Îmân İslâm tanımaz kıpkızıl dinsiz olur!
Bir an gelir uysaldır, her şeyi kabul eder,
Bâtılları bırakır, Hakk'ın yolunda gider.
 
Bir an gelir tanımaz, herkese ağyâr olur,
Mazlum canlara kıyar, azgın canavar olur.
Bir an gelir harama kapatır gözlerini,
Hatırından çıkarmaz Resûl'ün sözlerini.
 
Bir an gelir zulmeder, ruhumuzu inletir,
Ne naneler yedirir ne mavallar dinletir?
Aman ha Hoca, nefse uyanın hâli yaman!
Onun hilesi çoktur, tükenmez hiçbir zaman!
 
NEFİS şiiri tam beni anlatıyordu. Kaç defa okudum bilmiyorum. Bu hususta ne yazılsa, söylense yine de azdı. Söyledikçe mânâsını kaybeden kelimelerin, aslında tılsımını yitirdiğini bilenlerdendim. O yüzden söylemeye korkuyordum sevmelerimi, hakikatlerimi… Bazı hayat hikâyeleri, anlattıklarımın ötesinde hissettirdiklerimle yer ederlerdi zihnimde. Tam dile getiremediğim yaşadıklarımı, hasretini çektiklerimi yaşımla çarpıp naylon torbalarda biriktiren büyüyememiş çocuklar gibi kabul edin benimkileri de...
İçinde bulunduğum hâl, nev’i şahsına münhasıran acayip bir durumdu. Yazmakla bitecek gibi hiç görünmüyordu. Herkes menziline varmış bir ben geç kalmıştım sanki. Çok yorgundum çok! Oldukça suni, diğer bir ifadeyle yapmacıktan yaşama hevesi ile doluymuşum gibi gülümsemeye çalışıyordum etrafımdakilere. O bakımdan bakışlarım bile tükenmişti artık. Zor geliyordu bundan sonrakileri yapmak ve yeniden acılar yaşamak bana. Sanki dünyaya hızlı başlamış, her şeyi bitirmiş, yapabileceği hiç kalmamış, infazını bekleyen ölüm mahkûmu gibiydim. Öyle donuktu ki her şey, tek hakikat olan kuruntularımdı sanki.
Olmayan şeyleri kafamda kurarak, sonrasında “hakikaten varmışlar” gibi davranmaya başlıyordum. Ancak, insan elinde etrafında şüphelenecek hiçbir şey olmadan kendi kendini kuramazdı elbette; mutlaka beni bu davranışa iten sebepler de vardı. Hemen bir misalle izah edeyim; “Sevgilim” dediğim şahıs, benimle çocuklarımızla görüşmeyi tehir ediyorsa, altında birçok şey arayabilmem elbette hakkımdı. Burada birçok şeyden kastım, beni ve evlatlarımızı artık sevmediğinden devamlı ektiğine, başka âlemlerde, başka arkadaşlarıyla buluştuğuna kadar gidebiliyordu. Bütün bunların yanında, sevdiğim kişiyle karşı karşıya geldiğim zaman ona endişelerimi ve düşüncelerimi açtığımda, söylediklerimi inkâr edip “Bunları hep kafanızdan uydurmuşsunuz! Hiç âlâkası yok! Sizin için uğraşıyorum, rahat edesiniz diye seferberim! Gece gündüz hayvanlar gibi çalışıyorum! Oradan oraya koşturup duruyorum!” diye çıkışıyor ve kendinin masum olduğunu iddia etmesiyle işin seyri değişiyor, başka bir boyut kazanıyordu her defasında da… DEVAMI YARIN


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
İsmail22 Temmuz 2023 17:46

Wallaha da billaha da beni anlatıyor. Yazının hepsi beni anlatıyor :(( Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Şükür namazım var, ve korkmuyorum en gaddarından :)))