Sultan’ıma bir çift söz söylemeden geçemeyecektim. Doğru sarayın yolunu tuttum.
İlk aklıma gelen kavga olsa da nehrin kıyısında olmasından dolayı bir kayık faciası olma ihtimalini daha da kuvvetlendiriyordu zihnimde. İyice suya batan ve imdat ister gibi bir eli havada olana kavuşmak için iki genç yarış hâlindeydi. Bu imdat isterken ölmüş soğuk cesede, ilk hangisinin ulaşacağını tam kestiremiyordum.
Burası Dicle'nin en rahat geçiş yeri olarak bilinen kısmıydı. Bir defa suların tam eksildiği yaz mevsiminde karşı kıyıya geçtiğimi hatırladım. Yazın sular epey çekilmiş olmasına rağmen yine de çok korkmuştum. O zamanki görüntüsünden şimdiki ne kadar farklıydı. Sivrisineklerden, bunaltıcı sıcaktan ve kör edici tozdan rahatsızdım, şimdi ise gördüklerimi seyretmekten dolayı kalbim acıyordu. Olan olmuştu muhterem hocamın buyurduğu gibi. Fakat Sultan’ıma bir çift söz söylemeden geçemeyecektim. Doğru sarayın yolunu tuttum.
Kapıları tekmeleyecekmiş gibi bir hırsla içeri girdim. Sultan kuşluk namazını kılmış belli ki kahvaltı yapacaktı. Sabah erkenden beni beti benzi solmuş olarak görünce:
- Gel Behlül! İnşaallah iyisindir! Bir sıkıntın yok değil mi?
- Hiç de iyi değilim Sultan’ım! Hem sıkıntım da çok, gördüğün gibi!
- Bu ne hiddet, celâl?
- Gördüklerim bende akıl mı bıraktı Sultan’ım!
- Hele gel sakin sakin anlat! Ne gördün de böyle selâm bile vermeden daldın içeri?
- Çok keyifle uyanmıştım bu sabah…
- Sadede gel.
- Geleceğim Efendim lakin içinde bulunduğum ruh hâlimi arz etmem için biraz geriye gitmek istedim.
- Eeee?
- Kendi hayallerimde yürürken Dicle kıyısında bir felâketle karşılaştım. Ölen yaralanan çaresiz insanlar gördüm ve sizler orada yoktunuz! Hazret-i Ömer Efendimiz olsaydı hiç öyle mi yapardı?
- !!!
- Müsaadenizle…
Deyip döndüm çıkıyordum ki şiddetle kolumdan tutuverdi Harun Reşid Sultan’ım.
- Dur hele nere gidiyorsun? Sen diyeceğini dedin, içini boşalttın iyi de benim ne diyeceğimi niçin beklemiyorsun? Bu âdil olmaya yakışır mı?
- Yakışmaz! Deliliğime bağışla!
- Her hatanın arkasından "deliliğin" arkasına saklanma Behlûl!
- !!!
- Bu gördüğün hadiseyi, olur olmaz duyduk. Askerlerimden bir kısmı hâlâ orada. Vazife verdiklerim ellerinden geleni yaptı. Eğer ilk müdahaleyi yapmasaydık o ortalıkta görünenlerin çoğu da Dicle sularına kapılıp çoktan Basra Körfezine inmiş, köpek balıklarına yem olmuş olacaklardı. Arkadaşlarımız, cesetleri emin bir yere taşımaya çalışırlarken sağ kurtardıklarım mal derdine düştü.
DEVAMI YARIN