"Hiç kolay değil Sultan’ım; insanoğlu, noksanoğlu!.."

A -
A +

"Çok çalışıp evlatlara güzellikler, bol ve kıymetli miras bırakacağız ki, sadaka-i cariye olarak amel defterlerimiz hiç kapanmasın!"

 

 

 

Behlül Dânâ:

 

-Yaşamak ağır bassa da ölümün gelip yakana yapışacağını hissederek yapacaksın yapacaklarını. Diyelim ki, ağır hastasın Allah muhafaza, yani beyaz kefenlerin hazırlanmış, yattığın yerden bir daha kalkmamak ihtimali de var, işte öyle yakın hissedeceksin. Buna rağmen pek canlı ve şüphesiz çok çalışıp evlatlara güzellikler, bol ve kıymetli miras bırakacağız ki, sadaka-i cariye olarak amel defterlerimiz hiç kapanmasın!

 

- Bu dediklerinizi duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini yine de yaşayacağız gibime geliyor.

 

- Hem yaşayıp hem de ahirete hazırlanıp ebediyen güleceğiz Sultan’ım! Kolay değil; insanoğlu, noksanoğlu! Nerede ne yapacağını kestiremiyoruz. Yine de sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son haberleri. Diyelim ki, mücadele etmeye, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki korkunç düşmana karşı cephedeyiz. Her şeye her şarta hazırlıklı olması lazım bir Müslüman.

 

- !!!

 

- Daha ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün! Tuhaf bir hınçla dolu olsak da bileceğiz bu hakikatleri. Yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki senelerce sürecek olan muharebenin neticesini, meçhul sonunu. Diyelim ki zindandayız eli kolu bağlı, yaşımız da bir hayli ilerlemiş, demir kelepçelerin ve hapishane kapısının açılması da bir muamma. Yine de dışarıda yaşayabileceğimize dair ümitlerimiz bitmez, tükenmez! Her canlı mahlukta bu hissiyat var mı bilmem! İnsanları tanıdığım kadarıyla, bu ölmeyecekmiş gibi dünyaya sarılma hissi bitecek gibi değil. Yanında eşi dostu ölse, onları kendi elleriyle toprağa gömse bile sıranın kendine gelebileceğini hesaba katmaz insan. Malıyla, mülküyle kavgası hep devam edecek ve rüzgârlarla ne ufuklara yelken açacak rüyalarında. Nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak, yarın ölecek gibi de ahirete hazır olacaksın ki kazançlı çıkasın…

 

 

 

Kaçınmak mümkün değil, ecel gelince ölmek,

 

Ne büyük saadettir, ölmeden önce ölmek.

 

Hem ahirette makamını görünce ölmek.

 

Tomurcuk gül de solar, bir gün düşer dalından,

 

Kim var ki ayrılmamış, sevdiğinden, malından?

 

 

 

Bilinmez ölüm seni bekliyor nerelerde?

 

O hâlde onu bekle; her zaman ve her yerde.

 

Hakikat görünür, gözden çekilince perde.

 

Şaşırıp kim dönerse doğru olan yolundan,

 

Cehenneme atarlar, hemen tutup kolundan!

 

 

 

Her işin ihlâs olsun, serde oldukça canın,

 

Elbette saadeti budur iki cihanın.

 

Her dem duâsını al, gözü yaşlı ananın.

 

Dünya fâni, ahret bâki buna tam inanın,

 

İki yakası bir araya gelmez aldananın,

 

 

 

Bu dünyanın sonu boş, cilvesi gelmesin hoş!

 

Ecel bir gün yakalar, istersen çok hızlı koş!

 

Dolu deyip peşinde koştukların çoğu bomboş!

 

Gitceğin yer bellolur, bilinir her hâlinden,

 

Neler hazırladın, sen haber ver ahvalinden?

 

 

 

Dün öldü, yarın meçhul, can çekişmede bugün,

 

Bundan sonra doğmaz, belki de yepyeni bir gün.

 

Her şey daha da kötüye gidiyor günbegün!

 

HOCA, sağlam dursa da kopar, düşer dalından,

 

Vade dolar, geçersin yeşilinden, alından!

 

DEVAMI YARIN

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.