"Hoş geldin Jale Hanım, hasta değilsin inşallah!"

A -
A +

Bir insanı üzmenin, ezmenin ve onu hepten kaybetmenin ne demek olduğunu bilemedikleri için rahat adam satabiliyorlardı. Kaybetmek onlar için bir alışkanlık hâline gelmişti, hayatlarından bir parçaydı… Bu hakikati tesbit ettikten sonra daha rahat bir nefes aldım, hâlime şükrettim daima. Onlarla birlikte olmaktan da işte o vakit nefret etmiştim. Ebedî SAADETE kavuşmak için ayak bağı olanlardan, kurtulmanın yollarını aramaya başladım.

 

Memnun insanın hayatını hülâsa edip özetleyen huzur ve saadet, bizzat arzu edilen, istenen bir şeydi. Onun için talep edilse de neredeyse insanların çoğunluğu aradığı şeyin ne olduğunu tam olarak idrakten aciz, başka bir ifadeyle huzur ve saadete götürecek sebeplerin ne olduğunu kesin olarak bilememekteydi.

 

Nihayetinde, ender kimselerin sahip olabileceği şeylerden birinin peşinde koştuğumun farkındaydım. “Şuyum olursa, bu eksiğim tamamlanırsa, şuna kavuşursam mesut ve bahtiyar olurum…” dediğim hiçbir şey o beklediğimi bana getiremedi. Anladım ki dünyalık olarak peşinde koştuklarımızın çok ötesinde bir şeyi arıyordum da tarifini yapamıyordum.

 

O, enfes bir doyum, doyumsuz bir lezzet, nihai bir coşkunluk, dinlendirici bir sükûnet, hasreti çekilene kavuşma hazzı, mükemmel bir tahsil ve ilim, nefsin kirlerden, bilhassa küfürden temizlenmesi olarak tarif etmeye çalışsam da yine de eksik olacağına inanıyordum. Benim için EBEDÎ SAADET çok mühimdi, ona ulaşılacak yolları ve bu yoldaki mânileri temizleyip aşmak da büyük bir mücadele istiyordu. Kendimi, ona hazırlıyordum içten içe.

 

Hiç lüzum yok her sözü, laf ile beyana.

 

Bir bakış bin sözdür, bakıştan anlayana.

 

Güneş her varlığın üstüne aynı doğar.

 

Amma ve lakin gül başka, leş başka kokar.

Tatil günümü dolu dolu kıymetlendirmeye kararlıydım. Çocukları Tanju ile anneciğime gönderdim. Ben de hazırlandım doğru Doktor Nefise Hanım'a gittim. Rutin işlerini tamamlar tamamlamaz Saadet Hemşireyle oturduğumuz odaya geldi.

 

- Hoş geldin Jale Hanım! Hasta falan değilsin inşallah.

 

- Yok! Elhamdülillah. Bugün yalnız ziyaret için geldim.

 

- Benim için ne saadet.

 

- Asıl benim için saadet! Malumunuz, zoraki bir yolculukta karşılaştık sizinle… Hastaneyi bir yolcu otobüsü terminali olarak düşündüm; içinde sadece siz vardınız. Nereye gittiğimi bilmeden ve kimlerle karşılaşacağımı tahmin etmeden çıkmıştım yola. Sanki deryalar ötesi bir diyarda aynı otobüste buluştuk. Birçok kişi daha dâhil oldu bu yolculuğa. Az gitmiştik ama çok hızlı kaynaşmıştık… Çok güzeldi beraber yolculuk etmek. Uyandığımda o hastane odasında yanımda siz vardınız. Bir abla sıcaklığıyla, bir anne şefkatiyle, sınıf arkadaşı dostluğuyla tebessüm ediyordunuz tozpembemsi.

 

Yattığım yerden kalkıp yanınıza gelmek, boynunuza sarılmak istiyorum. İçimden öyle geliyordu. Tane tane konuşmaya başladınız; ne bir kelime fazla ne de eksik. Her işiniz ölçülüydü, konuşmanız daha da dikkatliceydi… Söylemesi doğru olur mu bilmem ama siz bende büyük bir değişim, kansız bir ihtilâl yaptınız, hem de bu hastane odasında. Bütün kalbimle haykırmak istiyorum... Sizi seviyorum Doktor’um! DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.