"Huylu huyundan vazgeçmez kolay kolay Jale!.."

A -
A +

Bir gün Nefise Doktor’um şöyle bir hikâye anlatmıştı:

 

“Gencin biri komşu kızına âşık olmuş, malı mülkü neyi varsa satıp altından bir gerdanlık almış. Sevdiğinin geçeceği yere koyup kenara saklanmış. Bunu gören dervişin biri yanına yaklaşıp sormuş:

 

“Kardeş, sen bu kadar kıymetli altın gerdanlığı niçin yola bıraktın? Aklından zorun mu var?”

 

“Sevdiğim buradan geçecek, ümit ederim ki görür de alır.”

 

“Gelince kendin versen ya! Hem senin verdiğini bilir, muhabbetiniz kuvvetlenir. Böyle daha iyi olmaz mı?”

 

“Olmaz! Sevdiğimin bana minnet duymasını istemem!”

 

Bu asil cevap üzerine derviş, oradan uzaklaşırken kendi nefsini suçluyormuş hep “Gördün mü? Aşk böyle olur! Hakiki muhabbet böyle olur! İşte hakiki ve tam îmân böyle olur!” diye söyleniyormuş. Hakkı arayan DERVİŞ, İlâhî aşkın mânâsını, bir gencin basit aşkında müşahede etmiş.

 

Bir gün de nefsin kötülüğünü anlatmak için; Ebu Bekr-i Şibli hazretleri, rahmetullahi aleyhten bahsetmişti. Mübarek, zaman zaman nefsini hesaba çeker ve dermiş ki:

 

“Ey nefsim, ömür bitti, bir kulluk yapamadım. Yazık, halis kul olmak bu muydu? Bunca nimeti lütfetti Hak teâlâ, sen ise gaflettesin. Uyanamadın hâlâ yazıklar olsun!..  Bu günden tezi yok, sahibine dön artık. Yetmez mi, bunca zaman işlediğin günahlar? Öyleyse pişmanlık duy! Günahlarına ağla!”

 

Böyle söyleyerek Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin huzuruna gitmiş. Onun terbiyesinde kâmil bir insan olup kalbi nurlarla dolmuş, ebediyen kurtulmuş.

 

     ***

 

Tanju, gülerek yanıma yaklaştığında ben hâlâ nefsimle mücadele hâlinde ve bana ait düşünce okyanusumda sörf yapıyordum.

 

- Bak ne buldum Jale?

 

- Neymiş? Yine eskileri karıştırmışsın!

 

- Huylu huyundan vazgeçmezmiş kolay kolay! Çok güldüm Jale.

 

- Ben de güleyim bari!

 

- Sana âşık olduktan sonra evlenme teklif etmek için yazdığım ilk mesajımı tam on bir defa yazmış bozmuşum. En nihayetinde “Tamam oldu…” diyerek sana gönderdiğim o mesaj şu:

 

- Merak ettim iyice!

 

- Merak etmeseydin ayıplardım! Çünkü pek kalpten ve de değme edebiyatçının aklına gelmeyecek ve itinayla seçilmiş ifadeler. Şöyle yazmışım:

 

“Ruhunda bir ömür yaşayıp yaşatmak, aldığım her nefeste bütün hücrelerine işlemek, gündüz kalbine doğan güneşin, geceleri aydınlatan ayın, ışıldayan yıldızın olmak, zor zamanında başını yaslayacak bir omuz, her düştüğünde seni tutup kaldıracak bir el olup canına can katmak, senden bir parça olmak istiyorum… Tanju”

 

- Hiç unutur muyum? Okuyunca daha dün gibi hatırladım ve heyecanlandım da! Sizden gelenleri rahat okumak için hep sessiz bir köşeye çekilir, kendimden geçerdim. Bu mesajınızı okurken zirve yapmıştı bu hissiyatım, âdeta nefesim kesilmişti. Siz “on bir kere yazmayı denemiştim” diyorsunuz, ben yüz on bir kere okumuş kalbime yerleştirmiştim iyice. Bayağı edebiyatçı ruhu taşıyormuşsun.

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.