Sanki söyleyeceklerini bilhassa duyurmak istiyorlardı da onun için hazırlanmış bir mizanseni oynuyorlardı.
Düşün, taşın istersen, başın duvarlara çal,
Yık, dağıt ortalığı, kalmışsa eğer mecal!
Devir ahir zamandır, yakında gelir Deccal!
Ne kadar güneş alsa, su kıyısı solmazmış
İlahi kanun böyle, gül dikensiz olmazmış.
Dünyaya doymaz insan, helâl olsun sermaye.
Ecel torpil dinlemez, gelir fakire, beye,
Hakkına rıza göster, etme tamah her şeye!
Ne kadar versen bile, açgözlüler doymazmış,
İster git, ister gitme, yol kıvrımsız olmazmış.
Rahat, senin içinde, uzaklarda arama,
Azdan az ver çoktan çok, merhem olsun yarama!
Kılı kırk yar, dikkat et, sakın düşme harama!
Doğru yolu öğrenen, saçın başın yolmazmış!
Kokarsa ayran kokar, bal asla bozulmazmış!
Ayağını sağlam bas, düşme, vuran çok olur.
Bugün, yarın fark etmez, herkes ölür yok olur.
Sözlerine dikkat et, kalbi delen ok olur!
Toprak ol da gül bitsin, sert kaya kazılmazmış,
Her deftere, kitaba, her şey de yazılmazmış.
Şöyle bön bön bakarak, şaşırıp düşmeyesin,
Hocasın, kibirlenip sakın ha şişmeyesin!
Suçumuzu anlatıp yaramı deşmeyesin,
Ne kadar su aksa da, delik kova dolmazmış
Fâni dünya burası, giden geri gelmezmiş!
***
DEDİKODULAR AYYUKA ÇIKTI!..
Her zaman olduğu gibi yarım saat erkenden iş yerime gittim, kendimden emin kapıdan içeri girdim, pardösümü çıkarıp askıya asarken önce gelen arkadaşlarımın yüksek sesle benden bahsettiklerini fark ettim. Yanlış bir şey söylemesinler diye de boğazımı temizledim. Kapıları patırtılı kütürtülü açtım kapattım ki bir gelenin olduğunu duysun, söylediklerinden dolayı da mahcup olmasınlardı. Baktım yaptıklarım kimsenin umurunda değildi. Sanki söyleyeceklerini bilhassa duyurmak istiyorlardı da onun için hazırlanmış bir mizanseni oynuyorlardı.
- Kız duydun mu?
- Neyi?
- Neyi olacak? Bizim meşhur Jale’nin beyini! Adam, ağır baskılarına dayanamamış, evini terk etmiş!
- Bu hadise yeni değil ki! Öyle olduğunu herkes biliyor!
- Yazık oldu genç yaşta kızcağıza! Bir de iki güzel evlatları var. Nazar değdi inanın!
- Bence suç Jale’de! O melek gibi çocuğun burnundan getirdi. “Var mı yok mu?” demeden pahalı eşyalar aldırdı, adamı borca sokup batırdı, bu yüzden de evine icralar geldi. İnan ki o bunu çoktan hak etmişti. Adam durduğu yerde niçin kurulu düzenini bozsun, çoluk çocuğunu terk edip gitsin ki? O kadar manyak mı?
Gördüğümüz sevimli sempatik, tahsilli ve oldukça da efendi biriydi.
- Büyük konuşma kız! Hiç belli mi olur? Adam yakışıklı; genç, güzel bir kız asıldıysa o da dayanamamış tava gelmiştir. Erkek milleti değil mi? İtimat edilmez onlara! Hele birine şöyle bir gül hemen yılışırlar! Onu bunu anlamam! O çapkının mutlaka sevgilisi vardı. Şimdiki kızlar mıknatıs gibi, göz koyduklarını koparmadan bırakmazlar. Adım gibi biliyorum: “Ya eskisi ya da ben…” demiş, çekip almışlardır! DEVAMI YARIN