"Sokmak, akrebin tabiatında var. Benim tabiatımda ise sevmek var, muhabbet var..."
Ali, pürdikkat babasının anlattığı menkıbeyi dinliyordu:
- Yağmur yağmış her taraf göle dönmüş. Dervişin biri suda bata çıka ilerlemeye çalışırken yanına bir akrep yaklaşmış. Adeta “beni kurtarın” der gibi yalvarıyormuş lisan-ı hâl ile. Sen sormadan ben anlatayım evlat; “lisan-ı hâl”in şimdiki karşılığı “vücut dili” demek. Anlayacağın akrebin perişan bir hâli varmış. Bakmış hayvancağız boğulup gidecek, onu kurtarmaya karar vermiş ve parmağını akrebe uzatmış. Yorgun akrep hemen can simidi gibi kendine uzanan parmağın üzerine çıkmış, rahat bir nefes almış. Aklı başına gelince de hemen tutunduğu parmağı sokmuş. Derviş, o acıyla elini çekmiş. Akrep de suya düşmüş ve yine boğulmama mücadelesi vermeye başlamış. Derviş, dayanamamış, tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışmış ama akrep onu tekrar sokmuş. Bu garip hadiseyi uzaktan seyreden başka biri de fazla dayanamamış, Dervişe dönmüş: “Ya kardeşim deli misin, nesin? Devamlı seni sokan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeç! Bu gidişle sen onu ölmekten kurtarayım derken, o seni zehirleyip öldürecek…” deyip nasihatvâri ikaz etmiş. Alâkası için teşekkür eden Allah adamı derviş, akrebe niçin hâlâ yardım ettiğini şöyle özetlemiş:
“Haklısın ama sokmak akrebin tabiatında var. Benim tabiatımda ise sevmek var, muhabbet var. Sokmak, akrebin mayasında, özünde, fıtratında, tabiatında… artık ne derseniz deyin… var diye, niçin kendi özümde, fıtratımda, tabiatımda olan sevmekten vazgeçeyim?..” Ama ne cevap değil mi?
- Kalpten bir cevap olmuş babacığım. Bu menkıbeden şunu anladım; bir insan, başkalarına göre değil, kendi içinden gelene göre hareket etmeli. En doğru şeyleri yapmakta kararlı olmalı. Yapacağını mutlaka Allah rızası için yapmalı. Desinler, alkışlasınlar, takdir, teşekkür etsinler gibi karşılık beklememeli.
- İşte işin sırrı burada yatıyor evlat. Herkes kendinde olandan verir. Zehir taşıyan zehrini, bal taşıyan da balını… Ama sen hep bal verenlerden ol. Birlikte iş yaptıkların ağızlarına kocaman ve güzel bir tat bırak ki hep hasret ve muhabbetle arasınlar.
- Çok güzel misaldi. İnsanın kafası aydınlanıyor. Hadiseleri daha rahat kavrıyor, problemleri kısa zamanda çözmeye kendinde kuvvet bulabiliyor. Bu da iç huzur veriyor dinleyene. Çok hoş anlattınız; devamlı iyilik yapabilmenin ehemmiyetini bundan daha güzel anlatacak misal olamazdı babacığım...
DEVAMI YARIN