Kimi büyümüş de küçülmüş, kimi çokbilmiş yavrucaklar...

A -
A +

Başını hafifçe sağa sola sallayan Sultan’ım, kendi duyacağı bir sesle “Yavrucuklar bir tuhaf! Rüzgâr gibi esti geçtiler…” diyerek yeniden yerini aldı.

 

 

 

Hazret-i Ömer, radıyallahü anh, küçük çocuk Malik'in bu akıllıca cevabını çok beğenmiş, sevmiş, duâ etmiş. Sonra da;

 

“Doğru söyledin, aferin sana...” deyip mükâfatlandırmış. Siz de küçük Malik gibi sebepsiz yere kaçmasaydınız Halife Efendimiz tarafından sevilir, nasihat alır, belki de hediyelerle mükâfatlandırılırdınız.

 

- !!!

 

En kıymetli mücevherden mamul, tespih taneleri gibiydiler bu yavrucaklar. Kimi ufak, kimi lafbaz, kimi haylaz, kimi laftan anlamaz, kimi ele avuca hiç sığmaz, kimi çıra yarması, kimi koyun uslusu! Kimi büyümüş de küçülmüş, kimi çokbilmiş, kimi nazlı utangaç, kimi avına siperlenmiş kaplan, kimi dut yemiş bülbül, kimi cırlak, kimi zırlak... Fakat hepsi de anacıklarının kuzusu, babacıklarının kıymetlisiydi mutlaka... Gül dalında yeni açmış tomurcuk, yumurtadan yeni çıkmış civciv misali narindiler... Ne cıvıltıları biter, ne koşuşturmaları, ne bağrışmaları kesilir, ne de çocuklukları…

 

Başını hafifçe sağa sola sallayan Sultan’ım, kendi duyacağı bir sesle “Yavrucuklar bir tuhaf! Rüzgâr gibi esti geçtiler…” diyerek yeniden yerini aldı. Beni konuşturmak için can atıyordu. Hafif sesle bir şeyler söylüyordu. Kulak kabarttım gayr-i ihtiyari.

 

 

 

Şehrin kasvetinden nehrin rengine,

 

Durmayın veletler koşun engine,

 

İtibar makam ile çok zengine.

 

Genç, ihtiyar her şey dengi dengine.

 

 

 

Sultan'ımın söylediklerini duyduğumu ima etmek için ben de bir beyit söyledim çocuklarla alâkalı:

 

 

 

Rüzgâr gibi esip geçti çocuklar,

 

Ordan oraya koşan kuzucuklar.

 

Hem hısımlar hem de hasımlar

 

Pek mesut, bir o kadar da masumlar.

 

 

 

- Sultan’ım! Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir masumun gözlerinin içine bakın; çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman en az üç şeyi vardır.

 

- Çok büyük bir iddia değil mi Behlül? Çocuklardan öğrendiğimiz üç mühim şey de neymiş?

 

- Birincisi: Sebep olmadan da mesut olunabileceğini... İkincisi: Her vakit meşgul olabilecek bir şeyler bulunacağını ve üçüncüsü de: Elde etmek, kavuşmak istediği şey için bütün kuvvetiyle dayatmak lazım geldiğini... Dikkatlice bakarsanız bu üç şeyi de rahat görebilirsiniz Efendim.

 

- Çok doğru söylüyorsun  Behlül. Devam et.

 

- Annesi babası yoksa çocuklar için hayat çekilmez olur Sultan’ım. Hatta pek de korkutucudur istikbal. Her çocuk, birileri başını okşasın, sevsin, takdir etsin, alâka göstersin ister. Devlet, evlatlarına böyle şefkatli davranmasa bu boşluğu vicdanını kaybetmiş insanlar doldurabilir. O zaman da iş işten çoktan geçmiş demektir. Peki o zalimler, hainler ne yapar? Canımızdan bir parça evlatlarımızı suistimal ederler, Allah muhafaza! Masumluk çabuk biter, yerine; birer suç makinası korkunç CANAVARLAR gelir.

 

- Hemfikirim Behlül. Devam et.

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Bekir yenipazarlı24 Temmuz 2024 11:49

severek okuyoruz