Büyük ve uzun bir uykunun adıydı kış Erzurum’da, bilhassa Verintap köyünde...
Verintaplılar çok hüzünlenseler de sohbeti pürdikkat takip etmiş, tesirinde kalmışlardı. Kimse ayrılmak istemiyordu. Uzun senelerdir görüşmeyen iki asker arkadaşın sözleri de hatıraları da bitecek gibi değildi. Mehmed Çavuş müsaade isteyerek konuştu:
- Hocanız ama Hafız Lütfü’yü, benden iyi tanıyamazsınız. Tam dört sene aynı takımda aynı koğuşta beraber askerlik yaptık. Birlikte ağladık, birlikte güldük. Dile kolay, dört sene ve kesintisiz, izine gitmek falan da yoktu. Kendisi mütevazıdır, böyle şeyler anlatmazdı. Şimdi nasıl mübarek bir zatın evladı olduğunu da öğrenmiş oldunuz. Bundan sonra kadir, kıymet bilmek size kalıyor Verintaplılar.
Deyip son noktayı koyup vedalaşıldı…
***
VERİNTAP’TA HOCASINDAN BAHSETMEK...
Büyük ve uzun bir uykunun adıydı kış Erzurum’da, bilhassa Verintap köyünde. Sadece tabiat değil, yaz boyunca gece gündüz durmadan çalışarak bitap düşmüş köylüler de onunla birlikte uykuya hazırlanır, bedenleriyle birlikte ruhlarını da dinlendirir, beslerlerdi bu mevsimde. Zümrüt yeşili baharın çağlayan neşesi, her tarafı yakıp kavuran yazın sıcağı ve yaprak dökümü hazan mevsimi güzün hüznünün ardından kış, bir teselli gibi imdada yetişir, etrafı ak örtülerle sarıp sarmalar örtüverirdi. Onlara göre bu mevsim topyekûn sükûnet, ruhu dinlendirme, besleme zamanıydı. Doya doya uyumanın ve yorgunlukları hepten unutmanın mevsimi…
Buralarda yağan kar, gerilere itekliyordu her türlü derdi, düşünceyi ve sıkıntıları. Lütfü Hoca da aynı hislerle karlar üzerinde yürürken bir grup çocuğun kar topu oynadığını gördü selâm verdi. Onlar da hürmette kusur etmedi hemen toparlandılar.
Uzun süren kışın o bitmek nedir bilmeyen karanlık soğuğu, belki de en çok çocukların ruhuna sızıyor diye düşünüyordu Lütfü Hoca. Mevsimin soğuk gecelerinde çok tanıdık bir his, seneleri aşıp da gelir, kalbinin tam ortasına çörekleniverirdi. Doğup büyüdüğü kendi köyü Aha’da çok kışlar yaşamıştı lakin bu aylarda kar en çok sanki Verintap’ın üzerine yağıyordu. Mevsimin değil, mesut olup olmama hâlinin yağdığını görürdü o hüzünlü bir kar tanesinin ak kanatlı kelebek gibi yüreğine konuşunda...
DEVAMI YARIN