Kız bize “O beni değil ben Ali’yi kaçırdım…” dedi!..

A -
A +
Savcı, "Hâkim Bey! Bu adam, en az iki, hatta üç cinayet işlemiş gibi kâtildir! Bunu hafife alamazsınız!" dedi.
 
 
Hâkim Bey sordu:
- Sizi duâya kim çağırdı?
- Ahmet Sancar.
- Yani kızı kaçıranın babası!
- Evet.
- Muhtar orada mıydı?
- Evet.
- O, “Benim bu işlerden haberim yok…” demiş. Kız, “Zorla nikâh kıydılar…” diyor.
- Hâşâ! Ne mümkün Hâkim Bey! En az on kişi vardı orada. Kız gayet rahattı ve bize; “O beni değil, ben kendi gönlümle, isteğimle Ali’yi kaçırdım…” deyince bütün odadakiler de gülüştü. Gözü yaşlı baba âdeta yalvardı, “Ne olursun hocam!” diye…
- Yani bir duâ yaptınız.
- Evet.
- Tamam.
Dışarıdaki kalabalığın ekseriyeti ikişerli, üçerli bahçede bir aşağı bir yukarı geziniyordu. Bir kısmı da koridorda sandalyelere oturarak duruşmanın neticesini bekliyor olmalıydılar ki yerlerini pek terk etmeye niyetleri yoktu.
Duruşma odasında bulunanlardan takriben yirmi üç, yirmi beş yaşlarında top simalı, ak benizli, ela gözlü, kara saçlı, bıyıksız, kısaya yakın orta boylu, şık giyinmiş Savcı Bey, herkesi görmeye müsait bir mevkide çelik bir masanın iki yanındaki sandalyeden birisine kurulmuş, diğerinde de kimse yoktu. Demek ki ayakta olanlardan biri için bekletiliyordu. Hâkimin “Tamam!” kelimesinin sonunu beklemeden ayağa fırlayan Savcı, hiddetle ileri çıktı.
- Hayır tamam değil Hâkim Bey! Bu adam, en az iki, hatta üç cinayet işlemiş gibi kâtildir! Bunu hafife alamazsınız! İdam edin demiyorum ama en az bir daha masumlara zarar vermemek üzere mesleğinden uzaklaştırın! Ne hâli varsa görsün! Düşsün milletin yakasından bu gericiler! Bırakın kanunsuz iş yapmayı, akıllarından bile geçirmesinler ebediyyen! “Merhametten maraz doğar” atalar sözü, bunlar ve bu gibiler için söylenmiştir! Müftüyle mütalâa ettik, o da benim gibi düşünür. Uzaklaştırın devlet kapısından ve milletin yakasından bu parazitleri! Kim bilir, adamdan kaç inek, kaç toklu istemiştir bu yaptığı kanunsuz nikâhla alakalı! Sayıp söyleyeceklerim çok da şimdilik bu kadar!
Hırsından kızılcık gibi kızarmış Lütfü Hocanın yüzüne bakan Hâkim:
- Söyleyeceğin bir şey var mı Lütfü Karadayı?
- Hâkim Bey! Meğer ne cinayetler işlemişim de haberim yokmuş! Bir kızımızın kendi ağzıyla söylediği; “Hocam, Ali Beyi ben kaçırdım. Onda beni kaçıracak cesaret ne gezer! Dini muamele yapıp nikâhımızı kıyarsanız babalık yapmış olursunuz. Ben sonra onsekiz yaşımı doldurmuşum…” dedi, nüfus cüzdanını gösterdi. İlave etti; “Bir iki gün istirahat ettikten sonra da resmî muameleyi zaten başlatacağız…” Anlayacağınız, ısrar ettiler! Ben de Allah’tan korkan biriyim. Birbirini sevenlerin mağdur olmaması için duâlarını istemeyerek de olsa yaptım. Orada şahit olan cemaatte hep beraber “âmin” dediler. Buna rağmen bu hadiseye bir kurban lazımsa boynum sizin. Yok adaleti arıyorsanız hüküm sizin!
- Ajitasyon yapıyor!
- Bir dakika Savcı Bey! Lütfen sanık müdâfaasını yapsın. Buyur Lütfü Karadayı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.