Menfaat düşkünü, paranın pulun esiri olmuşuz!..

Sesli Dinle
A -
A +

"Bu güzel menkıbeyi dinlerken bir yandan da günümüzü düşündüm. İnsanlar birbirlerini tuzağa düşürmeye çalışıyorlar!..

 

 

Doktor Nefise Hanım:

 

- İmam-ı Rabbani Hazretleri anlatıyor: Herkesin tanıdığı mahallenin delisi gelse “İki gün sonra Cuma günü, sabah altıda senin evi yakacaklar!” deyip kaçsa ne yaparsınız? Hemen hiç düşünmeden tedbir alırsın değil mi? Hele o dediği günün sabahı hepten uykuların kaçar. Saat altıya yaklaşınca yerinde yan gelip oturamazsın, dışarı çıkar evin etrafını dolanırsın “ne olur ne olmaz” kabilinden. Evin ve içindekiler senin için çok kıymetli ne de olsa. Peki bir delinin sözüne bu kadar ehemmiyet verip uykularını kaçırıyorsun da hep doğru söyleyici “Muhbir-i sadık” Sevgili Peygamberimizin haber verdiklerine nasıl lakayt kalabiliyorsun? İşte burada “İMÂN” denilen hakikat çıkıyor karşımıza. Biz inanmakla; Sevgili Peygamberimizi ve bildirdiklerini kayıtsız şartsız tasdik ediyoruz. Aklımıza, gördüklerimize, laboratuvara sokabildiklerimize değil Sevgili Peygamberimizin bildirdiklerine inanıyoruz, şeksiz şüphesiz de îmân ediyoruz…

 

Bu güzel menkıbeyi dinlerken bir yandan da günümüzü düşündüm. İnsanlar birbirlerini tuzağa düşürmeye çalışıyorlar, hak hukuk ara ki bulasın. Nereden nasıl duymuşsam; Abdülhakim Arvasî Hazretlerinin şu sözü geldi aklıma. “İyi beyler iyi atlara bindiler. Kendilerine layık hanımlarını da terkilerinde götürdüler…” Ne güzel buyurmuş mübarek. Şimdi de; menfaat düşkünü, paranın pulun esiri olmuş, zerrece ahireti düşünmeyen, “Benim evimdeki başkasının evindekinden daha güzel olsun” anlayışıyla çekememezlik krizine girmiş, her an rızık endişesi taşıyan insanlar yığını olarak kaldık dünyada. Hele bir de söz, nişan ve düğünde konuşulanlar var ki hırstan başka bir şey değil.

 

Bir gün de Doktor Nefise:

 

- Değerleriniz nedir? diye sual etti.

 

- !!!

 

Tereddüt ettiğimi görünce başka bir soru ile mevzuyu açmak istedi:

 

- Hani vazgeçemediklerimiz vardır ya münakaşaya, münazaraya sokmadıklarımız! İşte onları soruyorum, neler söyleyebilirsiniz?

 

- Yine de ne demek istediğinizi tam anlayamadım?

 

- Aslında haklısınız, sizin bir kabahatiniz yok. Bu taraf yani inanç âlemi hiç öğretilmedi, siz de merak edip “Bizim dünyanın dışında neler olup bitiyor” demediniz?

 

- Oyun, eğlence, gezip tozmadan fırsatımız olmadı!

 

- Ne diyeyim bilmem ki! Oysa bütün dünyada sık sık tekrarlanan ve herkesin kabul ettiği ortak değerler var. İstediğimizde bir çırpıda hemen sıralanabilecek milletler arası kıymetler. İlk aklıma gelenden başlayayım:

 

Bir; DÜRÜST olmak, iki; YALAN söylememek, üç; FAYDALI, İYİ İNSAN olmak gibi… liste tutsak böyle uzayıp gider. Yoldan geçen herhangi birine sorsalar bu maddelerden birkaçını arka arkaya sıralar, aksini müdafaa edip savunmazlar. Çocuklar bile söylerler. Çünkü hep bunlar ezberletilir küçük yaştan beri. Peki ezberletenler ne kadar bu değerleri taşır?

 

- Bu saydıklarını ben de biliyorum ama heyecandan mı ne ilkin aklıma gelmedi.

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.