Nasıl bir ruh taşıdığımdan emin değildim doğrusu!..

Sesli Dinle
A -
A +

Hayatımı yeniden gözden geçirirken yaptıklarıma ben bile şaşırıyorum, okuyucular niçin şaşırmasın ki?

 

 

 

Yazmanın yol olduğunu anladığımda bir adım daha... ama yolu değil ayaklarımı sevmem gerektiğini anladığımda adımlarım büyüdü.

 

Ellerim çizer, dillerim söyler oldu. Kâh bedenim konuştu dilim sustu sizinle, kâh dilim durdu fikirlerim düştü romana, hikâyeye, şiire. Ne, nerede bitiyor, nerede başlıyordu? Tam bilemesem de yeri geldi çizdim, yeri geldi yazdım, yeri geldi sustum, yeri geldi sadece baktım ve geçtim bu iki kapılı handan.

 

Elimden geldiğince tek bir gayem olsun istedim; siz kıymetli okuyucularımızla paylaşmak. Bu niyetle yola çıkmıştım, hâlâ devam ediyorum seferlerime. İşte Jale’nin birbiri içinde doğan ve serpilen hayatı böyle enteresan serüvenlerle devam ediyor.

 

Daha neler var? Sabredenler görecek inşallah. Bazıları diyebilir ki; ya niçin açıklama ihtiyacı duyuyorsun? Yazacaksan adam gibi yaz olsun bitsin, yazmayacaksan da yine adam gibi sus, yine olsun bitsin…

 

Ne diyeyim? HAKLISINIZ!

 

               ***

 

     AH NEFSİM AH!..

 

Nefsin terbiyesinin kolay olmadığını çok iyi anladım. Bunda muvaffak olup başarabilseydim aynı zamanda bilginin ve sabrın da sahibi olacaktım. O zaman hadiselere bakışım değişecek, pozitif yaklaşabilecektim her şeye. Hani derler ya “Cahil dostun olacağına akıllı düşmanın olsun daha iyi...” Nefsini tanıyan zaten bu cümleyi yaşayarak hayatına yansıtır.

 

 

 

Hep beni mi bulur bunca şapşallar?

 

Hâlâ orda durmuş parmağın sallar!

 

İşe yaramadı, büyüler fallar!

 

Konuşun, yalan mı söylediklerim?

 

Kitaplara sığmazdı bildiklerim!

 

 

 

Gözlerim durmadan niçin hep ağlar?

 

Yandı, viran oldu bahçeler bağlar!

 

Hastanın hâlinden ne anlar sağlar!

 

Şöyle tasnif edip elediklerim.

 

Say say bitmez, defterden sildiklerim!

 

 

 

Sevme dedim, dinlemez deli gönül,

 

Hoca dikenli güldü, oysa bülbül.

 

Ağladık durduk, boyun eğdi sümbül!

 

Söylemeyip içime gömdüklerim.

 

Bitecek gibi değil gördüklerim!

 

 

 

Hayatımı yeniden gözden geçirirken yaptıklarıma ben bile şaşırıyorum, okuyucular niçin şaşırmasın ki? Nasıl bir ruh taşıdığımdan emin değildim doğrusu! Sanki yanar dönerdim; bir gün öyle, öbür gün şöyle… Sözün bittiği yerdeydim. Bu mevzuda diyecek bir şey bulamıyorum.

 

Kendini allame sanıp en cahilce hareketleri yapan, acaba dünyada kaç kişi vardı? Bu suâle cevap ararken bunlardan birinin ve hatta en başının ben olacağımı düşünmeden edemiyordum.

 

Nefise Doktor’umun ifadesine göre bir insanın kendini hesaba çekebilmesi çok mühimdi. İç âlemiyle âlâkalı gelinebilecek en mühim noktalardan biri sayılıyormuş. Niçin? Hatalarını görmeye vesile olduğu için. “Hakkı teslim etme” gibi yüksek irade gösterip vicdanen rahatladığı için…

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.