Beyimin tenkit edemeyeceğim mühim bir hususiyeti vardı ki ona hep hayrandım. O da: “Temizlik” hassasiyetiydi. Üstüne başına pek dikkat eder, bir gömleği iki gün üst üste giydiği görülmemişti. Hep ütülü, tertemizdi. Hafif, nadide kokularla fark edilirdi. Nerelerden bulursa bulur mutlaka kendine has bir tavır oluştururdu. Ben zaten alışıktım süslü olmaya, ona ayak uydurayım diye de iyice hassaslaşmıştım. Evde temizlik olacağı tatil günümüzde sabah erkenden seferberlik ilân ederdim. Mecbur olmadıkça akşama kadar kimseyi içeri almazdım. Zavallı Tanju da ses çıkarmazdı bu duruma. O gün “orada burada” vakit geçirirdi. Akşama yakın telefon açar “Gözün aydın. Tamam bitti!” der, kapatırdım. Temizlik olmadığı günler. İstediğim gibi hareket edebilirdim. Ayaklarımı keyfimce uzatırdım divana. Şu veya bu şekilde kendime her türlü konforu temin ederdim.
Baktım bütün hanımlar iki aşağı, bir yukarı aynıymışız. Bazılarımız hem örgüsünü örüyor, hem de televizyondaki haberleri, dizileri seyrediyor, bense padişahlar gibi kurulur önceden sıraya koyduğum kitaplarımı okurdum. Televizyona bağlı kalmayı oldum olası sevmedim, bazen mühim haberler olursa bakardım. Tanju ise haberin ehemmiyetine göre bazen başını kaldırıp televizyona bakıyor, sonra telefonundan takiplerine devam ediyordu. Ben başka bir âlemde, Tanju başka galakside sörf ediyorduk anlayacağınız, fırsat buldukça da gazetemi okuyordum. Bir ara beyimin sesini duydum:
- Jale!
- Ne oldu Tanju?
- İğrenç bir şey!
- Nedir iğrenç olan?
- Baksana pencerenin camına ne yapıştırmışlar? Kedi ölüsü mü ne? Kim yapıyor bunları? Manyaklar!
Tanju’nun gülmesinden anlamalıydım ama aklıma başka bir şey gelmiyordu. Ben biraz kızardım bozardım. Tanju istifini bile bozmuyordu:
- Ya ne biçim erkeksin? İnsan biraz rahatsız olur! Adam getirmiş bir leşi pencerene asmış senin umurunda değil. Kim yapar bu pislikleri?
- Kim olacak? Sen, ben!
- Bizim ne suçumuz var? Masum masum evimizde oturuyoruz.
- Masum oturuyoruz da sen hep gerginsin! Biraz sakin ol! Bak sana ne anlatayım? Daha yeni okuduğum kitaptan nakil. Bir karı koca muhabbeti anlatılıyor sorma hayran kaldım.
- Nasılmış? Anlat, merak ettim!
- Libya topraklarını İtalyanlara kaptırmamak için mücadele eden Ömer Muhtar isminde bir kahraman var. Batılı olsaydı bilirdin de bu ismi duymamış olabilirsin!
- Haklısın hiç duymadım. Onlardan kahraman mı olurmuş?
- Öyle ya bütün asil, muvaffak olmuş fen ve sanat adamları yalnız ve yalnız Batı’dan çıkar, diğerleri insan değil çer çöp!
- Aman uzatma! Hadi şu bizim Muhtar Efendiyi de anlat bakalım neymiş öğrenelim!
- Öyle aşağılayacaksan, kalsın!
- Muhtar mıdır, âzâ mıdır ne karın ağrısıysa! DEVAMI YARIN