Jale:
- Çok eksiğim var çok! Ben az kaldı deli olacaktım birkaç dakika çocuklar gözümün önünden uzaklaştılar diye. Onlar nere, bizler nere? Uçurum var aramızda hem de çok derin...
- Neticede eden kendine ediyor Jale Hanım.
- Maalesef! Öyle, buyurduğunuz gibi. Bir başka sayfaya da şöyle bir şey yazmışsınız:
Sırlar âlemine kanat çırpan kuştum.
Alçaktan çok yükseğe çıkmak istedim.
Sırra mahrem kimse bulamadım, koştum,
Girdiğim kapıdan yine geri çıktım.
- Onu yazarken nasıl olduğumu, ruh hâlimi hatırlıyorum da güleceğim geliyor. Sizin gibi bocaladığım, bir türlü durulamadığım, boz bulanık aktığım günlerin ruh hâliyle yazmışım.
- Demek siz de yaşadınız bu med ve cezirleri.
- Her insan gibi biz de kuluz, aciziz. Dedim ya bu işler o kadar da kolay olmuyor. Etraflıca düşünemiyoruz. Ah! Bütün olup bitenleri görebilecek bir gözle bakabilseydik! Jale Hanım, şu gördüğümüz ve görmediğimiz bütün kâinat ve içindeki varlıklar, mükemmel bir biçimde yaratılmıştır. Hiçbir şey gelişigüzel tesadüfen olmuş değildir. Hepsinin yaratılmasında bir hikmet vardır. Bir şeyin oluşumu ya da meydana gelişi bir kuvvetin tesiriyle olmaktadır. Yani bir etki sonucunda tepki oluşmaktadır.
- Fizikteki Newton’un “Etki Tepki Kanunu” demek istiyorsunuz.
- Bak siz de Newton’dan bahsediyorsunuz.
- Etmez olur muyum? Her şeyden önce Isaac Newton, tartışmasız büyük bir fen âlimi. “Bir maddeye bir cisme, bir kuvvet etki ediyorsa; cisimden kuvvete doğru eşit büyüklükte ve zıt yönde bir tepki kuvveti oluşur.” Burada dikkat edilmesi lazım gelen bu kuvvetlerin aynı doğrultu üzerinde olduğudur. Bu kanun çoğu zaman şu cümle ile basitleştirilebilir: “Her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır” der.
- Meseleye vâkıfsınız bakıyorum.
- Malumunuz! Çok okurdum Doktor’um.
- Biliyorum okuma merakınızı.
- Bir farkımız var; ben fen, sanat, edebiyat adına yazılanları çok okurdum. Siz benimkilere ilaveten eski ecdat eserlerini de okuyormuşsunuz. Kendi medeniyetimize dair bir şey anlatınca salaklaşıyorum, Batı dünyasına ait şeylerde bülbül kesiliyorum.
- O kadar da kendini suçlama!
- Bırak da suçlayayım hem kendimi, hem ailemi, hem bana ilim adına dayatılanları... İşte okuduklarım hep bunlardı. İstersen Yunan mitolojisinin bütün kahramanlarını sayayım: Hercules (Herakles) Zeus'un oğlu ve tanrıça Hera'nın düşmanı. Herkül, düşmanları karşısında her zaman çok kuvvetli olan biriydi… Achilles (Aşil) Truva Muharebesi sırasında Yunanlıların en kuvvetli muharibiydi… Başkaları da vardı. Meselâ; Theseus, Odysseus, Perseus, Jason, Bellepheron, Orpheus… Aristo, Platon (Eflatun) daha sayayım mı?
- Yok! Lüzum yok! Kur’ân-ı kerimde geçen peygamberlerden onunun ismini say desem...
- İşte orada sınıfta kalırım.
- Bildiklerin.
- Hazreti Muhammed; bizim Sevgili Peygamberimiz, Hazreti İsa, Hazreti Musa… Başka başka… Nuh Tufanı olmuştu...
DEVAMI YARIN