O hasret çekiyordu da ben çekmiyor muydum sanki?

A -
A +

Ne yaptıysam da işin içinden çıkamıyordum. “Tanju beni deli edecek galiba!” dedim ilk günlerimize gittim...

 

          ***

 

İlk gördüğüm an, hedefe kilitlenen nişancı gibi gözlerimi ondan ayıramamıştım. O bana baktığındaysa; gözünden çıkan şualar mı diyeyim, elektrik mi diyeyim bilmiyorum ama o neyse beni fena çarptı ve gayr-i ihtiyari başımı öne eğdim. O güzel gözleri ne yaptıysa yaptı, beni attı bu derin sevdaya.

 

Tanju'yla filmlerdeki gibi bir bahaneyle konuştum ve tanıştım. O büyük aşkımızın filizi gönlüme ekildiğinde söküp atamayacağımı çok iyi biliyordum. Onu gördükten sonra kimseyle konuşamaz olmuştum. Konuşsam hep ondan bahsediyordum. Her an onu düşündüğümü görenler; “Bu kadar da fazla abartma Jale…” deyip hevesimin çabuk geçeceğini ima ediyorlardı ama hiç de öyle olmadı.

 

O ne kadar ağırdan alsaydı da ben öyle değildim. Onu kısa bir an için de olsa görmek için planlar kurar, kenar köşe geçebileceği yollarda olmaya çalışırdım. Aynı arkadaş grubu içinde olmamız bu aşkı daha da kuvvetlendirdi. Yakınımda olduğunda bile çok hasretini çektim, ne hayaller kurdum, ne uykularım kaçtı bir ben bilirim. “Olsundu samimiydim ya!” diyor kendimi teselli ediyordum. “Hakiki sevda hasret çekmektir…” demişti bir gün bana. Yoksa onu tatmak için mi böyle sessiz sedasız çekip gitti. O hasret çekiyordu da ben çekmiyor muydum? Peki çocukların günahı neydi?

 

Televizyonda herhangi bir aşk filmi seyretseydim hemen ağlardım. Onu düşünürken günlerce yemek yemesem bile acıkmazdım ya da bana öyle gelirdi. Hep aşk şarkıları dinlerdim. Koca dünyayı tozpembe ve oldukça güzel görürdüm. Onun sevdiği şeyleri sever, sevmediklerini de sevmezdim. Bir gün yine demişti ki “Aşk fedakârlıktır…” İşte o fedakârlığı yapmıştım daha benden ne istiyordu bu deli çocuk?

 

O seviyor diye en sevdiği yemekleri yapmak için internet sitelerinden yemek tarifleri öğrendim, o sevmiyor diye çok sevdiğim yemekleri yemedim, imasını bile yapmadım. Kendime göre değil Tanju'ya göre yaşadım hep.

 

Bazen düşünüyorum da, galiba bizler aşkı yaşayan son nesildik. Aşk hasretlik çekmek, aşk, fedakârlık, aşk hayra yormak, sevdiğinde fani olmaktır. Âşık olan her an mâşukunu düşünür, hayaller kurar… Yoksa Tanju bunun için mi bu şifreleri çözdürmeye çalışıyordu?

 

Hülasa; işim hiç de kolay olmayacağa benziyordu.

 

          ***

 

Dikkat et servetine, her yan eşkıya dolu,

 

Nerden ne yapacağı, bellolmaz sağı solu,

 

Gafilleri ezerler, unutma doğru yolu.

 

Ayrılma iyilerden, bu işler böyle başlar!

 

Hüsn-ü zannın olursa, çatılmaz size kaşlar!

 

 

 

Güzel düşün daima, hayra yor endişeyi,

 

Sebeplere sarılıp sağlam bağla her şeyi,

 

Kapı gıcırdamadan, yağlasan menteşeyi,

 

Bolluk bereket için, rahmet saçar yağışlar,

 

Mesut, bahtiyar olur, bizim ahbap çavuşlar!

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.