Öyle bir “AH!” çektim ki sesime Tanju da uyandı

A -
A +
Başımı ne kadar duvarlara vursaydım da azdı. Gücüm yetmiyordu, kendilerini iyi dost, arkadaş bildiğim, beni alıp Cehenneme sürükleyenlerden bir türlü kurtulamıyordum. İçten öyle bir “AH!” çektim ki sesime Tanju da uyandı.
 
Gençlik kuvvetine aldanıp kanma!
Ne pehlivanlar geldi ölmedi mi?
Ömrünün sonunu uzakta sanma!
Nice köşkler, saraylar sönmedi mi?
 
Sayılı nefesler, olmasın heder,
Ancak salih amel, mahşerde yarar,
Katı yatı olsa, ne fayda eder?
Hepsi hâk ile yeksan olmadı mı?
 
Bir sam yeli eser her şeyi yıkar,
Bu gafletin sonu nereye çıkar?
Ne kadar olsa da mutlaka bıkar.
Karun'un malı yere batmadı mı?
 
Hiç amel olur mu, ilim olmadan?
Hak yerini bulur mu, vade dolmadan?
Hazır ol ecelin seni bulmadan!
Çok pişman olup saçın yolmadı mı?
 
Düzen bozulursa kalmaz adalet!
Beklenmez soysuzdan asla asalet?
İslâm bilinmezse bitmez rezalet
Cahil dini parayla satmadı mı?
 
İçkiler içilir, oynanır kumar,
Birçok halt işlenir çatlamaz damar,
Hoca tevbe et, yemeden şamar!
Günahlardan günaha batmadı mı?
                    ***
     ESKİ TAS ESKİ HAMAM
Bu hesapta olmayan hafta sonu seyahati, hayatımızı sekteye uğratmış, yeni kazanımlarımız bir anda kül olup savrulmuş, hepten heba olmuştu.
Abant, hakikaten çok güzel bir coğrafi mekândı. O muhteşem tabiat harikasını günaha düşmeden yaşamak mümkünken maalesef bazı aykırılıklar da yaşanıyordu…
O ne ihtişamdı, ne tabii güzellikti aman Allah’ım, aklımdan çıkmıyordu hiç…
O gün, otelin penceresini açtığımda içeriyi, temiz hava ve kuş cıvıltıları dolduruvermişti. Üzeri yer yer nilüferlerle kaplı renkli göl, beni büyülemişti âdeta. Gözümü uzun zaman alamamıştım. Ördekler, karabataklar ve kuğular yüzüyor, çocuklar kıyısında maket gemilerini yarıştırıyordu. Envaiçeşit kuş cıvıltılarının eşliğinde genç âşıklar, gökkuşağının bütün renkleri içinde, hoş kokuları ta odamıza kadar gelen çiçeklerin arasında kol kola dolaşıyordu. Çam, sedir, köknar ve daha ismini sayamadığım nice ağaçlar, yeşilin her tonuyla etrafa huzur veriyor, yaşama sevincimi artırıyordu. Artırıyordu da ben o eski Jale değildim.
 
Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgâr.
Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu,
Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?
Yağan beyaz bir sükût, bir mahşerdir sanki kar!
 
İnsan yaz ortasında hiç üşür müydü? Tam aksine öyleydim, mevsim yaz olsa da ben kışı yaşıyordum, içim buz tutmuş, kaskatı kesilmiş, tir tir titriyordum sanki. Sevdiğime karşı süstüm, bulunmaz bir nakış, esrarlı bir duruş, şahan gözlü bakıştım inkâr etmiyorum da, başımdan çok büyük işlere kalkışmıştım.
DEVAMI YARIN
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.