"Öze, yani eşref-i mahlûkata geri dönmemiz elzem..."

A -
A +

Jale:

 

- Beni aşan yüksekliklerden bahsediyorsun doktorum.

 

- Öyle kendini yüksek alçak moduna da sokmaya lüzum yok. İstersen en âlâsını yapabilirsin. Rabbimiz insanı öyle yüksek yani eşref-i mahlûkat olarak yaratmış. Onun yüksek yarattığını, şeytana uyup alçaltmaya kimsenin hakkı olabilir mi?

 

- Sık sık kullanıyorsunuz “EŞREF-İ MAHLÛKAT” kelimesini.

 

- Eşref-i mahlûkat; yaratılmışların en şereflisi, kıymetli şey demek. Acı ama biziz yani. Kabul etsek de etmesek de öyle yaratıldık.

 

- Bütün insanlar mı kastedilen? Öyleyse niçin döndük o yükseklikten?

 

- Hatalarımıza hatta günahlarımıza bile başkaları sebep oluyor ilk başta, onların aşklarıyla başladığımızı saymıyorum bile yaşamaya. Cenâb-ı Allah bize hata ve günah işleme hakkı vermiş, yani kötü bir şey yapınca hemen taş kesilmiyoruz değil mi? İnsanlara akılla beraber his verilmiş. “Ben hata yapmaya çok müsaidim, eğer günah işlersem neticesine katlanayım, pişman olayım ve sana geri geldiğimde sen beni affet…” deyip dönebilseydik tamamdı.

 

- Ee daha neyin havasındayız biz ya?

 

- Öze dönmemiz, yani en başa... Eşref-i mahlûkata geri dönmemiz elzem.

 

- Yani fabrika ayarlarına...

 

- Hangi ayar? Onu tam bilemem ama aklımızı başımıza almamız şart! Neydik ne olduğumuzu unutmayalım bir kere! Sonradan bize başkalarının empoze edip kattığı ne varsa yok saymamız lazım. İmkânsız mı? Orasını tam bilmiyorum! Cenâb-ı Allah bizi öyle yaratmışsa öyleyizdir.

 

- İşimiz kolay değil Doktor’um!

 

- Kim kolay diyor ki? Baksana etrafına, çok rahat görürsün bunlardan birkaçını! Sokaklar elli, altmış yaşındaki kadınların on beş, on altı yaşındaymış gibi görünebilmek için çırpınan kokonalarla dolu.

 

- !!!

 

- Çocuk denecek yaştaki kızcağızlar da alabildiğince makyajlı, yırtık pırtık elbiselerle dolaşıyorlar. Her biri güya erkek avına çıkmış pusuda bekliyorlar! Kadın desem değiller, çocuk desem hiç benzemiyorlar. Utanmadan babalarının yaşındakilere kur yapabiliyor, bunu da “adam tavlama” olarak lanse ediyorlar. Ne devirde olduğumuzu bir düşünsene Jale Hanım! İftira mı ediyorum yoksa bu tertemiz gençliğe?

 

- Hayır, ne iftirası kıymetli Doktorum! Bana sor o âlemi. Tam merkezinden geldim. Hâlâ içlerindeyim, çıkmış bile sayılmam. Arkadaşlarımın çoğu o dediklerinden. Ha bir de şu masum görünüşlü erkekler var ya onların hiç yatacak yerleri yok! Bizim kızlardan aşağı mı kalıyorlar? Yok! Bence kitabı yazılacak bir mevzu bu. Argo tabiriyle ince işler bunlar Doktor’um! Diğer bir ifadeyle saman altından su yürütme, deve kuşu misali başını kuma gömme işi… Ne dersen de! Bazılarına göre de çok eğlencelidir ha... en namuslularına göreyse oldukça ciddilik isteyen bir mücadele sahasıdır bu dünya.

 

- Onu bunu bilmem kıymetli Jale Hanım, hayat risklidir, kimi bu yeni yetme gençliğe göre de risk almak heyecanlı geliyor. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.