"Pancarı kaynatırsan, o da olur toz şeker, Huyu güzel olan da huyu güzele çeker."

Sesli Dinle
A -
A +

Yalnızlığıma mı, çocuklarımın keyiflerinin kaçmasına mı, söylenenlere tahammül edememeye mi yanaydım?

 

 

 

 

 

Bari iftira atma, ayıp değil mi sana?

 

Kasten de olsa kızma, ayağına basana.

 

Hizmet et, gönül kazan, fırsat varken insana!

 

Katranı kaynatsan da olmazmış beyaz şeker,

 

Cinsi bozuk olan da kendi cinsine çeker.

 

 

 

Ömür dediğin ne ki; sel gibi akar geçer,

 

Kötülerden uzak dur, gül diken şerbet içer.

 

Hesap günü elbette, akla karayı seçer.

 

Katranı kaynatsan da olmaz akide şeker,

 

Nesli bozuk olan da elbet nesline çeker.

 

 

 

Burası dağ başı mı, kuvvetli olan vursun?

 

Suçum varsa elbette, durmasın hesap sorsun!

 

Masum görünüp öyle, el kol bağlı durursun!

 

Kamışı kaynatırsan, olur kristal şeker,

 

Soyu düzgün olan da kendi soyuna çeker.

 

 

 

Hoca azap eder mi, hizmet varken insana?

 

Kötülükten zevk almak, yakışmamış hiç sana.

 

Issız, sessiz görsen de, girme bağa bostana.

 

Pancarı kaynatırsan, o da olur toz şeker,

 

Huyu güzel olan da huyu güzele çeker.

 

                    ***

 

     ANNEM DOĞURMASAYDI!..

 

Yalnızlığıma mı, çocuklarımın keyiflerinin kaçmasına mı, söylenenlere tahammül edememeye mi yanaydım? Doğrusu ben neye yanacağımı, nasıl ayakta duracağımı bilemiyordum. Sanki ağız birliği etmişçesine bütün üzüleceğim şeyler toplanmış, üzerime üzerime geliyordu. Hani bir kaleyi muhasara eden orduların en can alıcı hamlelerini yaptıkları gibi bütün tanıdıklarım da o anı yakalamışçasına beni düşürmek için son darbeyi vuruyorlardı. “Ha yıkıldım ha yıkılacağım” hesapları içindeydim.

 

 

 

Dumanlandı yine başım,

 

Aha düştüm düşeceğim!

 

Zehir oldu tatlı aşım,

 

Aha öldüm öleceğim!

 

 

 

Düştüm dermansız bir derde,

 

Çare ararım her yerde,

 

Mum gibi yananlar nerde?

 

Aha söndüm söneceğim!

 

 

 

Hiç elimden tutanım yok!

 

Bir teselli verenim yok!

 

Gözlerimi görenim yok!

 

Aha yumdum yumacağım!

 

 

 

Hoca söyler şifam yalan,

 

Baştan sona oldum talan,

 

Huzurumdan huzur çalan,

 

Aha bittim biteceğim!

 

 

 

Nefise Doktor’umun verdiği kitaplar; ıssız ve büyük bir çölde yalnız ve susuz kalmış, ölmek üzere olan çaresizin imdadına yetişen mümbit bir vaha gibi geliyordu bana...

 

Dış dünyadan kopup sayfaların arasına girince bütün sıkıntılarım hafifliyor, oldukça rahatlıyordum. Her kelime, eşi bulunmaz bir mücevherdi...

 

Bütün hastalıklarıma şifa, dertlerime deva, yaralarıma merhemdi...

 

Okudukça dünyayı ve içindekileri daha iyi tanıyor, bana yapılanların çoğu insana da yapıldığını görüyor “imtihanım” olduğunu anlıyordum...

 

İftiralara karşı sabretmenin ne kadar zor olduğunu, zor olduğu kadar da büyük nimet olduğunu yaşayarak öğreniyordum.

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.