Pek üzgün ve ümitsizdi...

A -
A +
 
Ertesi sabah, herkes uyurken, o, her daim olduğu gibi yine erken uyandı.
 
Her nedense Nene Gelin, ağır bir elem duyuyordu. “Hayırdır inşallah” dedi. Canı o kadar sıkılıyordu ki… Elleri kuşağında, başı önünde, kara toprağa ve üzerindeki irili ufaklı taşlara dikkatle bakarak yavaş yavaş yürüdü. Derin bir kuyunun içine giriyormuş gibi evinin dar kapısından içeri süzüldü… Pek üzgün ve ümitsizdi...
Son zamanlarda suskunluğu gitmiş gayet sert, titiz, sinirli biri olmuştu. Âdeta deli gibiydi. Fırsat buldukça namaz kılıyor, hocasının verdiği tesbihleri çekiyor, neredeyse boş vakti yok gibiydi. Buraya geleli beri düzeni bozulmuş, daha yatıp uyuduğunu gören olmamıştı. Evdekiler ona “evimizin her şeyi, hanımı, sultanı” derdi. Sabaha kadar beklemesine ise; “ne yapsın garibim, kocasına dayanamıyor” yorumu yapıyor fazla üstüne gitmiyorlardı…
Ertesi sabah, herkes uyurken, o, her daim olduğu gibi yine erken uyandı. Avludaki taş kurunda, iki büklüm, abdestini tazeledi, namazını kıldı. Giden gece, gölge gibi daha üzerlerindeydi. “Güneş, dağların tepesini birazdan kızıla boyar” dedi, lambaya baktı… Kapı köşesinde asılı kandil, ha söndü, sönecek, titrek ışığıyla etrafı aydınlatmaya direniyordu.
“Hey, eze! Hey! … Elindeki testiyi bıraktı. Kulak kabarttı sese. Bu, daha ileride ahşap bir kulübenin önünde belli belirsiz duran askerden geliyordu. Belki de Mehmet’inden bir haber vardı. Kalbi küt küt atmaya başladı. Peştamalını aceleyle indirip eteklerini ayaklarını göstermeyecek şekilde sarkıttıktan sonra kapı arkasına asılı ihramını üzerine alarak hemen sokağa çıktı, askerin yanına koştu. Birkaç adım kala durdu.
- Ne var kardeşim?
- Mehmet Abdullah’ın evi burası mı?
- Evet! Hayırdır!
- Yaralı bir asker getiriyoruz.
- Ne?
- Korkma bacım! Sadece yaralı, demek istemiştim!
- Kim, nerede?
- Telaşlanma! Emin olmak için evi öğreneyim dedim.
- Mehmet’ime bir şey mi oldu yoksa?
- Neyiniz olur bilmem ama ismi Mehmet değil!
- Ya ne?
- Hasan…
- Hasan abim ha!
- Evet, Hasan! Ama öyle korkulacak bir şey yok!
- Aman Allah’ım!
- Lütfen bacım! Allah Allah! Sormaz olsaydım!
- Hemen geliyorum!
- Kardeş yüreği! Kolay değil! Benim bacım da böyle bir haber duysaydı daha beter olurdu!
Nene’nin eve girip çıkması bir oldu. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.