Rehbersiz mesafe katetmenin tehlikeli olduğu bir hakikatti...

Sesli Dinle
A -
A +

Nefise Doktor “Okuyacaksanız mutlaka doğru ve faydalı kitaplar okuyun…” dese de bizim onları ayırt edebilecek kapasitemiz yoktu. 

 

 

Her yerde ve zeminde şu veya bu bahanelerle burnumun dibinde hazır olan bir hastalıktı benimkisi. Hazan mevsimi güz gibi, ne bileyim bir nisan yağmuru, insanı alıp ötelere götüren acıklı bir ilahi, bir şiir, bir yürek burkan fotoğraf, boynu bükük bir yetim gibi, ne sayarsanız sayın müsaadesiz gelip beynime çöreklenmiş acı bir hatıra gibi içten içe kemirip duruyordu beni...

 

Ne kötü ne de iyi olarak görüyordum kendimi. Velhasıl “zeytinin güzel tarifi” gibiydi... evet bence de ne tatlı ne de acı, sadece ekşimsi, lezzetli bir şey... Sevilen ama fazlasına tahammül edilemeyen bir durum…

 

 

 

Güz geldiğinden mi ne hep böyle olur?

 

Ne kadar kaçsam da gelir beni bulur.

 

Yollar kıvrım kıvrım, ovalarsa dümdüz.

 

Gece neyse, soyuyorlar güpegündüz!

 

 

 

Ne ekersen o biçilir, bulur eden.

 

Şimdi yiyorsun, ekmişti onu deden.

 

Hem bu dünyaya maksatsız gelip giden,

 

Hayvan değilse nedir, söylesin bilen?

 

 

 

Sana anlatamadım, yalvar ha yalvar!

 

Dışım kıpır kıpır yaz, içim sonbahar.

 

Çünkü sana değdiğindendir ellerim,

 

Kabul olmaz oldu masum dileklerim!

 

          ***

 

Ne yapıp etsem de hiçbir şey arzuladığım gibi gitmiyordu. Canım sıkıldığında kendime yeni bir kitap satın alıyor, yorulana kadar okuyor ve sonra üzerine bir Türk kahvesi yapıp içiyordum. Bu bana terapi gibi pek de iyi geliyordu. En son aldığım kitabın ilk kapak içinde çok hoşuma giden bir cümle okudum, size de aynen aktarıyorum, beğeneceğinizden eminim:

 

“Kudretin kâfi geldiğinde saadeti imkânsızlıklar içinde aramayın. Çünkü saadet, imkân dahilinde olandır…” Sırf bu cümle için bile olsa okumak güzel şeydi bana göre. Hem yalnızlığımı gideriyor, hem de yeni ufuklar açıyordu bana.

 

Nefise Doktor’um;

 

“Okuyacaksanız mutlaka doğru ve faydalı kitaplar okuyun…” dese de bizim “hangisi doğru, hangisi yanlış veya faydalı, faydasız” tam anlayıp ayırt edebilecek kapasitemiz yoktu. Okuduktan sonra sanat ve edebiyat açısından, verdiği mesajlardan, bizlere açtığı kapılar, pencereler, çizdiği yol yordam bakımından bir tasnife tâbi tutsak da rehbersiz mesafe katetmenin tehlikeli olduğu bir hakikatti. Bu kadarını anlamak için illa da allame olmaya lüzum yoktu.

 

“Beyim çok çalışıyor, eve de geç geliyor, bazen gelmediği de oluyor…” dediğimdeyse de şöyle demişti Nefise Doktor’um:

 

“Yalnız kaldığın zamanlarda sakın üzülme, kederlenme, yeise kapılma. Hakk’a yakınlaşman için, Allahü teâlânın seni herkesten seçip ayırdığını, günahlara düşürmemek için zararlı insanlardan, çirkin olan yer ve mekânlardan uzaklaştırdığını düşün…” der, beni rahatlatırdı. Buradaki mesajlar çok açık olsa da ilk etapta anlamak, bilhassa bizim gibiler için hiç de kolay olmuyordu.

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.