"Son bir kere daha haykırıyorum: Ne olursun gel Tanju!"

A -
A +

Jale'nin yazdığı "Tanju'ma" diye başlayan duygu dolu mektubu şöyle devam ediyordu:

 

Bizim hayatımızsa bu gidişte ümitsiz bir mücadeleye, her şeyi içine alan kocaman bir hiçe dönüşüyor! Öyle değil mi yoksa? Yanlış söylediğimi söyle, düzelt beni.

 

Nihayetsiz ümitlerim vardı ki hepsi de hâk ile yeksan oldu. Kocaman hayallerim, renkli rüyalarım, hasretini çektiklerim, büyük beklentilerim kalmadı. Sıfırı tükettim anlayacağın! İçinde bulunduğumuz şartlarımız bizi bu hâle getirdi, sadece acılarımı buldum.

 

Herkes gibi yaşasaydım eğer, hayatı onlar gibi görebilseydim belki bunları yazmazdım. Küçük şeyler yeterdi avutmaya beni. Bir iki bluz, gömlek, bir çift ayakkabı, bir iki takım elbise, en mühimiyse sağlıklı olmak yeterdi, artardı da.

 

İtiraf ediyorum; hakkımıza razı olmadık, ‘desinler’e gittik. Çok yükseklerden uçtuk çook! Canlı müzik eşliğinde yemek yemek sahil lokantalarında, bar, pavyon, eğlence merkezlerinden çıkmamak...

 

Sınırsız eğlence, evimde kocaman ekran televizyon, mobilyalarla uyumlu halılar, masa sandalye ve daha nice eşyanın olması yalnızlığımızı örtebileceğini düşünüyordum. Kendimizi göstermeye, var olmaya, üzerimizde gözleri olanlara “Bakın biz buradayız ve dolu dolu hayatı yaşıyoruz…” diyerek o malum çevreden alkış alıp ehemmiyet kazanmaya çalışıyorduk hep. Biz daha fazlasını istedik, istedikçe de battık çamura, şimdiyse içinde debelenip duruyoruz!

 

Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir gün batımının renkli ışıkları altında, kan kırmızısı kalbi avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla hayatımı yaşayıp hem dünyayı ve hem de kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, neticesi bana yeterdi.

 

Jale’nin ilk senelerini bir düşün, bütün işlerimizin perde arkasını görür de gülerdim sessizce. Suni ve yapmacık yakınlıkların, muhabbetlerin avcısıydım senin ifadenle. Şimdi o Jale’ye ne diyeyim bilmiyorum? Kim kimi ne kadar anlayabilir ki Tanju?

 

Susmak, yalnızlığın ana dili olsa da son bir kere daha haykırıyorum: “Ne olursun gel! Bu birlikte çıktığımız hayat yolunda düşmanlarımızı sevindirmeyelim! Sevinmesi lazım gelen birileri mutlaka olacaksa onlar dostlarımız olsun!”

 

Kıymetli Tanju, beni konuşmaya mecbur eden şeyi az çok tahmin etmişsindir. Daha fazla zorlama ne olur! Güzel iltifat dolu sözlerin sularını tükettim, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük “SENSİZLİK ve de sessizlik” kaldı. Paramparça olmuş kırık kalbim fazla dayanamayabilir bu kadarına! Kalabalıklar, işgal ettikleri yerler kadar büyük... Yalnızım Tanju! Hem de çok! Geceler boyu akıp giden katrandan nehirler misali karanlıklar içinde, öyle kaybolmuşum, öyle hüzünlüyüm, terk edilmiş yalnızım ki…

 

Gözyaşlarımın mektubu ıslatmasına mâni olamıyorum bak! Yüzümü karanlıklar, kalbimi muhabbetsizlik örtüyor.

 

Sayısız kılıç darbesiyle kan kaybediyorum içimden! Kim kimin acılarının derinliğini görebilir, hem hangi gözle?

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Bekir yenipazarlı 3 Temmuz 2023 06:38

Tanju inşallah ağzının payını verir.Hem bunları dayat hemde niçin bu hale geldik,oldu canım dolmuşda hem ön koltuk olsun hemde bedava...Çok teşekür ederiz toplumun yaşadıkları.Ah desinler,aferin Ali desinler...