"Şu sofranın zenginliğine bak Mama!.."

A -
A +

Rusuhi abim:
- Oje sürün oje!
- !!!
Bu denileni hiçbirimiz anlamamış, sormamıştık da ne olduğunu.

 

Bayram değildi ama bayram geliyormuş gibi hazırlanmıştık. Yemekler, börekler, tatlılar ancak bayramlarda yapılırdı, bu merasim için de yapıldı. Bayramlardaki gibi de yeni elbiseler giyinmiştik. Hattâ hiçbir bayramda yemediğimiz Rusuhi ağabeyimin “hindi” dediği culuk da kızartılmıştı. Oje dediği neydi? Bir o eksikti.

 

Hava karardı. Hâlâ çocuklar, elleri koyunlarında bizleri seyrediyordu. Kimi komşu kadınları da bir şeyler bahane ederek evimize girip çıkıyordu. Biz de ise gurur, kibir son haddindeydi. Öyle ya ilk defa yılbaşını bayram gibi karşılayan bizdik, o kadar da olacaktı.

 

Babam ve amcam yatsı namazını camide kılıp geldiler. Bizler heyecan içinde lüks lambasının altında yılbaşını bekliyorduk. Rusuhi ağabey karton kâğıtları çizip boyadı, bir şeyler yaptı.

 

- Bu yaptığın nedir Rusuhi?

 

- Tombala!

 

- Ne?

 

- Tom-ba-la…

 

- Oyun mu?

 

- Evet, modern ailelerin oynadığı bir eğlence!

 

- Nasıl da kafaları çalışıyormuş bu Fransızların! Bunu bulup oynamak kolay olmasa gerek!

 

- Kolay kolay! Abartmayın! Fransa’da buna LOTO, İstanbul’da tombala diyorlar.

 

- Hım! Acayip!

 

- Şu sofranın zenginliğine bak Mama... Sayemde tabii!

 

- Kaç fakir doyardı bunlarla?

 

- Aaa! Yapma MAMA! Bırak şimdi fakiri, fukarayı! Keyfine bak, keyfine! Yılbaşı dertleri unutmak, neşelenip coşmak, kısaca hayatı dolu dolu yaşamak demektir!

 

- !!!

 

Hepimiz zevkten dört köşeydik. Oyunlar oynanıyor, fıkralar anlatılıyor, kahkahalar gecenin karanlığında gök kubbeye yükseliyordu.

 

- Ne iyi ettin de yılbaşını çıkardın Rusuhi?

 

- Siz bir de Fransa’daki yılbaşını yaşasanız! Babam kızar diye içki almadım. Orada kadehler havada uçuşur; süslü giyinmiş, parfüm kokan bakımlı kadınlar, çılgın âşıkların coşkulu dansları, sınırsız müzik ve dolu dolu eğlence… Her yılbaşında bütün Fransa sabaha kadar ayaktadır. Kana kana içer, dert ve tasaları unutacak kadar sarhoş olur, bu köhnemiş mavi seyyareyi tozpembe görürler!

 

- !!!

 

- Sizler ise ter kokuları içinde infazını bekleyen ölüm mahkûmları gibisiniz!

 

- !!!

 

- Ey millet! Yeter artık uyanın! Çok uyudunuz! Uyanın derin rüyalardan diyorum! Biraz olsun keyifli yaşamak, eğlenmek, gülmek sizin de hakkınız! Dünyaya bir daha mı geleceksiniz ki oyunu, eğlenceyi tehir ediyorsunuz? Ben sizin kapalı gözlerinizi aralamaya, hayatı bütün hakikatleriyle tanımanıza, her medeni insan gibi bu dünyadan zevk almanıza yardımcı olmaya çalışıyorum…

 

- !!!

 

- Bırakın köhne, karanlık, canlı mezar hayatını…

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.