Tanıyan tanımayan herkesin diline düşmüştük...

Sesli Dinle
A -
A +

Ne büyük suç işlemişim meğer haberim yokmuş. Durmadan saldırıyorlar kesintisiz yağan dolu gibiydiler. 

 

 

 

 

 

Jale:

 

- Anne! O söylediğim sözün aslı bizim medeniyetimizden yani Türk İslâm medeniyetinde her yerde konuşulan sıradan ve de basit bir cümle. Burada denmek isteniyormuş ki; HAREKETLER SÖZLERDEN ÖNDE GELİR!

 

- Medeniyetiniz batsın!

 

- Kalbimi kırıyorsun ama! Ne var kıyamet kopardınız yine? Tanju’nun çalıştığı iş yeri aha orada, Allah rızası için gidin sorun, onlar göndermişler kursa. Bu kadar da fazla! Üzerime gelmeyin! Ne yapayım, gidip kendimi Boğaz Köprüsünden aşağı mı atayım? O vakit memnun olur musunuz? Söyleyin! Hadi durmayın, yol gösterin, kendimi feda edebileceğim bir yol tavsiye edin!

 

- Asabiyet hep!

 

- İşte bu konuşmalar insanda ne sinir ne akıl bırakıyor! Ne zamandan beri debelenip duruyoruz kendi çamurumuzda. Çocuklar gelir anne bari susalım da onların yanında fazla ileri gitmeyelim. Kötü numune olmayalım.

 

- Onlar senden daha uyanıklar! Her şeyi de biliyorlar merak etme! En saf olan sensin kız!

 

- Haklısın Anne! Tamam, kapatalım bu mevzuyu!

 

- !!!

 

Sözle cevap vermedi, sadece başını salladı. Kızgınlığından mı, yoksa “sonra konuşalım” dememi tasdik ettiğinden miydi ne? Anlayamadım ama şimdilik şimşekler çakmıyor, yıldırımlar düşmüyordu üzerime rahat bir nefes almıştım.

 

Hayat ve İTİRAF demiştim;

 

Tanıyan tanımayan herkesin diline düşmüştük. Ne büyük suç işlemişim meğer haberim yokmuş. Durmadan saldırıyorlar kesintisiz yağan dolu gibiydiler. Nefret ve kin kusuyorlar her damlada. Annemin hayatından girip babamınkinden çıkıyorlar. Ne aldığım eğitim, ne muvaffakiyetlerim, ne karakterim, ne şu ne bu... hiçbir ölçü olmadığı gibi, hiç geri adım yoktu. Ne olursam olayım umurlarında değildi.

 

Senelerdir biriktirdiklerimizi itibarsızlaştırmak için mahremimize dil uzatmaktan çekinmiyorlardı bile. Neredeyse yatak odamıza gireceklerdi de fırsat bulamıyorlardı. Bu ne kokuşmuşluk, ne aymazlık, ne çürümüşlüktü yakinen gördüm bütün çıplaklığıyla. Burada yazmaya dahi utanacağım bir üslupla sarf ettikleri kelimeler, aslında kendi iç dünyalarıydı.

 

Biz biliyoruz ki onlar böyle konuşuyorlar diye yaşadıklarımız değişmeyecek, tarih yeniden şekillenmeyecek, doğru ve dürüst olanlar hiçbir zaman ve asla itibar kaybetmeyecekti.

 

Bu olup bitenlerden bihaber insanların hakikatmiş gibi davranmalarının altında ne yatıyordu?

 

Dünyayı yeni tanımaya başlayan çocuklarımızın, kafalarında oluşacak kötü düşüncelerin müsebbibi kimler olacaktı?

 

Hakikatleri kim, nasıl bilecekti?

 

Hislerimin tavan yaptığı bu ruh hâlimle sabahı zor edecekmişim gibi görünüyordum. Ümidim Doktor Nefise Hanımın tavsiyelerindeydi.

 

 

 

Gözüyle görmüş sanki, yalan üstüne yalan.

 

Görse bile konuşmaz, ahiret derdi olan.

 

Nice tomurcuk vardır, dalda açmadan solan.

 

Katranı kaynatsan da, tatlanıp olmazmış bal.

 

Almış başını gider, bana der; sen hoşça kal!

 

DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.