Zihin temiz olursa duygu dünyası temiz kalıyor...

A -
A +

Kabul etmek lazım, hatasız insan yok bu âlemde. Mükemmellik beklentisi yalnızlık getiriyor insana. İngiltere’de “Yalnızlar Bakanlığı” kurulmuş. Milyonlarca yalnız insan varmış sahipsiz tek başına ve en basit rahatsızlıklarda çok kolay dünyaya veda edip ölüyorlarmış. Bu da gösteriyor ki hastalıklara karşı bağışıklık sistemini kuvvetli ve bir o kadar da dirençli tutan, MUHABBET hissiyatıymış da kimse bunun farkında bile değil maalesef...

 

Yine öğrendim ki huzur ve saadetin temelinde VERMEK var. Şefkat dili için almaya değil, vermeye odaklanmalı insan. Hem de bütün kalbimizle severek isteyerek, bir menfaat beklemeden verebilmek, hem kendimizi hem de etrafımızdakileri mesut ve bahtiyar eden en güzel hasletlerden biri hiç şüphesiz.

 

İcabında sevgini, zamanını verebilmek, karşıdakinin memnuniyeti huzur ve saadeti için bazen kendinden vazgeçebilmek çok yüksek bir hissiyatmış meğer. Gönülden seve seve yapılan gönüle ulaşıyor. Bir işi yaparken müspet veya menfi his ne ise; muhatabına da o yansıyor; korku ise korku, sevgi ise sevgi olarak ulaşıyor karşıdakinin yüreğine. Zihin temiz olursa duygu dünyası temiz kalıyor, bu da davranışlara güzellik olarak yansıyor. Düşüncelerdeki şefkat merhamet, davranışlarda kendini gösteriyor, aynen zuhur ediyor, ortaya çıkıyor şu veya bu şekilde...

 

 

 

Kimsenin kimseyi anlamadığı dünyada,

 

Nâhak yere, adam adamı boğar banyoda?

 

 

 

Anne olma adaylığını iyice kabullenmiş olarak eve geldiğimde Tanju’yu gördüm, şaşırdım! Nasıl olmuşsa bugün erken gelmişti. Birçok açılmamış paket sıra sıra dizili öyle duruyordu bir köşede. İçimden “Bunda bir iş var ama ne?” diye geçiriyordum. Hep kötü şeyler yapabileceğine kendimi inandırmıştım ya... öyle tetikte bekliyordum, acaba altından kötü ne çıkacak? Bir açığını, tutarsızlığını bulabilirsem vakit kaybetmeden suçüstü yakalayacak, doğduğuna bin pişman edecektim. Benim gibi birisine yanlış yapılır mıydı hiç? Hem de okulun, mahallenin en güzel, en maharetli kızına…

 

Ne yaparsam yapayım kendimi dev aynasında görüyordum. Bulunduğu yerin en güzel kızı, en beceriklisi, en sempatiği, en tahsillisi ve en çok okuyup yazanı… saymakla “en"lerimi bitiremiyordum. Böyle birisini kullanmaya, diğer bir ifadeyle sömürmeye kalkışanın vay hâlineydi. Evet, hakkı teslim etmeliydim, Tanju da erkeklerin içinde en önde olanlardandı ve zaten onun için de göz koymuş, bileğimin kuvvetiyle de almıştım. Almasına almıştım da şimdi onu elimde tutmam maharet istiyordu. Her tarafım mayınlarla, bubi tuzaklarıyla doluydu. Kaç defa da beni zor durumda bırakmıştı? Neyse, o mevzulara girmeyeyim şimdi, anlayacağınız işim pek de kolay görünmüyordu. Aylin’in dediği gibi “Egoist, kendinden maada kimseyi düşünmeyen erkek milleti...” değil miydi? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.