17 ARALIK İHTİLAL TEŞEBBÜSÜ

A -
A +

30 Mayıs 1876 Hüseyin Avni Paşa hareketi, ihtilal değildir, 31 Mart 1909 İttihatçı tertibi ihtilal değildir, 27 Mayıs 1960 ihtilal değildir... 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Askerî müdahalesi, 28 Şubat 1997 Çıkışı; bunların hiç biri ihtilal değildir. Darbeyi ihtilalden ayıran fark, o hareketin içinde halkın olup olmamasıdır. Bu saydıklarımızda ve hatta çok daha eski tarihlerde olanlarda halk, ahali, millet adına ne denirse densin onlar yoktur. Ordunun içindeki bir cunta, bellerindeki tabanca ve ellerindeki tanka, topa güvenerek evvela orduya hakim oldular, oradan aldıkları güçle de mevcut iktidara darbe yapıp vesayet düzeni kurdular.

Bu isyanların tamamı ve diğerleri yalnızca darbedir. Her darbenin arkasında yabancı devletler vardı. Ajanlar, aylarca çalıştı ve neticeye vardılar. Nitekim 12 Eylül darbesi yapılınca Amerika'da bazıları, "bizim oğlanlar, Ankara'da idareye el koydular!" demişlerdi. 17 Aralık'tan bir kaç gün önce devrin Ankara sefirinin "yakında bir imparatorluğun çatırdadığına şahit olacaksınız" demesi unutulamaz.

Şimdi görülüyor ki düvel-i muazzama ,Türkiye'de her 10 yılda bir sahneye koydurdukları darbelerle bir yere varamayacaklarını anlamış olmalılar ki bir hizmet hareketini ele geçirerek ihtilal hazırlığını başlatmışlar. Ortada samimi bir eğitim faaliyeti vardı. Bu faaliyete bu millet, her unsuruyla maddi ve manevi destek vermekteydi. Herkes, hepimiz yabancı ülkelerde açılan okulları, Türkçe'nin yaygınlaşmasını canu gönülden takdir ediyorduk. Hareket, geniş bir kadro, büyük bir taraftar kitlesi ve yüksek sayıda sempatizan bulmuştu. Şayet; bu hareket içerden ele geçirilirse Türkiye, istendiği gibi şekillendirilir, İslamiyet, arzu edildiği gibi yorumlanırdı. "Ilımlı İslam" kavramı bu esnada ortaya atıldı. Uyandırılan algıya göre bir sert olan, radikal olan İslam vardı; bir de ılımlı İslam. Bu ehlileştirilmiş ılımlı İslam kılıfı giydirilmiş Türkiye, denileni yapacak, batıya rahatsızlık vermeyecek daha da mühimi İsrail için tehlike teşkil etmeyecekti. Tayin edilen Halifeyle de İslam âlemi yönlendirilecekti. Bu yönlendirme Hıristiyan dünya için bir zaruretti. İslamiyet, "la ilahe illallah, Muhammedün Resulullah" demeyenin cennete giremeyeceğini tavizsiz bir lisanla tebliğ etmekteydi. Geliştirilen sistemde "dinlerarası diyalog" denerek kapı açılıyor sonra buradan hareketle "hoşgörü" adı altında gayrı müslimlerin de cennete gidecekleri haber veriliyordu. Böyle bir inanç, elbette ki Sevgili Peygamberimize -aleyhisselam- reddiyeydi.

Böyle bir projenin çeyrek asır gibi bir zaman öncesinden beri üzerinde çalışıldığı anlaşılmakta. Projenin hayata geçirilme takviminin 17 Aralık 2013 olduğu görülüyor. O halde; 17 Aralık 2013 İsyanı, bir darbe değil, tabanı, sevenleri ve imkânları olan bir ihtilal teşebbüsüdür. Bir eğitim faaliyeti, hizmetin içinde olan o tertemiz öğretmenlerin, fedakârca çalışan insanların, hatta çok idarecinin bile farkında olmadığı bir yapıya büründürülerek kontrolden çıktığı açık-seçik okunmakta.

Türkiye'ye de İslam âlemine de geçmiş olsun.

Meğerse bir ihtilal teşebbüsünü bastırmışız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.