- Güney Asya'yı unutma- 2004 son dönemece girdiğinde ramazan ayı ve bayramla karşılaştı. Mübarek ay, mübarek bayram psikolojik bir rahatlık getiriyordu. Ticaret dünyası kendi içinde, "ramazan sonrası, bayram sonrası" gibi tutumlara yöneldi. Bahaneler ramazan ve bayramdan ibaret değildi. Ortaya bir de 17 Aralık çıktı. Acaba Türkiye'ye AB kapısı aralanacak mıydı? Piyasalar bir de böyle bir beklentiye kapıldılar. Alımlar ona göre yapılıyordu. Daha fenası ise ödemelerde yaşanmaktaydı. Bahaneler hazırdı, "hele şu ramazan ayı geçsin". Bayram yaklaşınca bahane daha da kuvvetlendi, "bayramı bir atlatalım". Sonrasındaysa her şey 17 Aralığa odaklandı. 2004'ün bitme noktasında da yılbaşı tatili vardı. Bu defa da "hele şu yılbaşını geçirelim" havası herkesi sardı. Piyasalar yine durgundu. Kimse yine dişe dokunur alışveriş yapmıyordu. Ödemeler yine ileri tarihe atılıyordu. Ramazan, bayram,17 Aralık, yılbaşı da geçti psikolojik gevşeklik, yarın kaygısı, ticari tedirginlik, alışverişten uzak durma ve ödemeden imtina yine gündemdeydi. Çünkü 2005'in ilk dönemecinde de Kurban Bayramı vardı. Bu defa da aynı zihniyetin sahipleri "hele şu Kurban Bayramını atlatalım" diyordu.. Kısacası Piyasalar 3 aydır sallanıp durmakta. Ahlak 3 aydır darbe üstüne darbe yiyor. O sallantılarla şubat ayını bulduk. Ticari dünya için şubat, mart nisan, mayıs olmak üzere önümüzde 4 ay var. Sonrasında yaz geliyor. Bu defa da yaz rehaveti bastıracak, ağızlar aynı sakızı çiğnemeye devam edecek, "hele şu yaz geçsin". Haziran, temmuz, ağustos böylece harcanacak. Eylül okul ayı. Geriye kalıyor 3 ay, ekim, kasım aralık. Bu arada yine ramazan ve bayram yaşanacak. Ardından yine yılbaşı gelecek. Görüldüğü gibi 1 yılı fiilen 6 aya indiriyoruz. Tatilleri saymadık, Onları da ilave edersek firesiz, bahanesiz, hilesiz sıkı çalışma zamanı sadece 3 aydır, 365 günde 90 gün çalışıyoruz. Bu bakış, bu davranış, bu uygulama tamamen yanlış. Bu kafayla ne geri kalmışlıktan kurtulabiliriz ve ne de faiz felaketinden. Mübarek aylar da bayramlar da yılbaşı da müzakere tarihi de bahane olamaz. Halbuki hayatın bayramları savaşları, müzakereleri vs. bitmez. Biteceğini, geçeceğini sananlar ya tembellikten böyle düşünmekte veya fırsatçılıktan. 2005 fiilen bugün başlıyor, bahaneler arkada kaldı.. Vakit yarın çok geç olmadan ona göre çalışmalı. Bazıları çalışır. Bazıları bahane uydurur. Hayatsa affetmez, değirmen gibi öğütür. Kişileri de şirketleri de milletleri de. Sene 365 gündür. Her günü de çalışmak için.