2007'yi mahvetmeyelim

A -
A +

2001-2002 krizini unutamayız, savaş yıllarına benziyordu. Cumhurbaşkanı, başbakanın kafasına anayasa kitabını fırlatmış, bahaneye bakan piyasalar çökmüştü. Hafızalarımıza kazınan kötü manzaralar, işte ondan sonra sökün etti. Türkiye tekrar 70 cente muhtaç günlere döndü. İşçi ve işverenler birlikte TV programlarına çıkarak gözyaşı döktüler. Yüzlerce, binlerce fabrika kapandı, yüz binler işsiz kaldı. Bütün tafsilatıyla anlatmaya gerek yok. Eğer o felaket dolu zaman dilimi unutulduysa bunu unutanlar zaten her şeye müstahak demektir. Ancak o günlerin unutulmadığına ve unutulmayacağına inanmak istiyoruz. Kriz günleri tarihe mal olmuştur. Araştırmacılar o günlerden birçok neticeler çıkartacaklardır. Biz iki tanesini ön plana alıyoruz: Türk milletindeki dayanışma ruhu ve koalisyonların bu milletin bünyesine uymadığı. Siyaset bilimciler mutlaka tek parti iktidarlarıyla koalisyon hükümetlerini mukayese eden dosyalar hazırlamalılar. Buna ihtiyaç var. Oldum olası çok partili iktidarlar bize yaramadı, bekleneni veremedi, zamanı harcayıp gittiler. Şimdi bazı partilerde yeniden koalisyon hevesleri depreşti. Koalisyonlar, sanki çok iyi iz bırakmış gibi onlara dair tezgâhlar hazırlanmakta. Hayır, Türk milleti koalisyon istemiyor. İstemek, arzu etmek, razı olmak başka, mecbur olmak başka. Giderek bir inatlaşmanın içine giriyoruz. "Seçimler nisanda olacak-kasımda yapılacak" çekişmesi sertleşerek tırmanıyor. 200-2001 felaketinden sonra Türkiye, tek parti iktidarına kavuşmuştu. Anayasa gereği bu iktidarın 5 yıl iş başında kalma hakkı var. YSK seçimlerin 4 Kasım 2007'de gerçekleşeceğini aylar öncesinde ilân etti. İktidar partisi, kalan süreyi tamamlama niyetinde. Muhalefetse seçimlerin nisanda yapılmasını istiyor. Böylece Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasının önüne geçmeyi planlamakta. Başbakanda öyle bir düşünce olmadığını sezse bunu yapmayabilir. Muhalefet şunu hesap etmekte. Seçimlerde iktidar, bugünkü meclis hakimiyetini koruyamaz. Böylece de Çankaya'ya pazarlık sonucu bir kimse gönderilir. Fakat kamuoyunun gündeminde seçim yok. Millet, hele hele fakir-fukara, orta tabaka geçim derdinde. Halk, tedirgin. 25 yılda bir yakalanan istikrarın elden kaçacağından endişe etmekte. Öyle görünüyor ki başbakanı nisanda seçime zorlamak için akla geldik gelmedik her yol kullanılacaktır. AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan, 2007 ile birlikte 5 yılın en tehlikeli dönemecine girmekte. Beşinci yılda ilk 5 ay son derecede düşündürücü. 27 Mayıs 1960'ta "5. ayın 5. günü saat 5'te" sloganıyla darbe yapılmıştı. Ne tesadüftür ki seçim sathı mailine giren Türkiye'de yayınlanmaya başlayan "Hatırla Sevgili" adlı TV dizisi, bu sloganı, hatırlatıyor. 2007'nin erken seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi, vaktinde seçim münakaşa, hatta kavgalarıyla mahvolmasından korkarız. 2007 bu şekilde heba olur, sonrasında da koalisyon gelirse böyle bir Türkiye çok şey kaybeder. Koalisyonlarla ancak 3. dünyaya gidebiliriz, dünya ligine değil.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.