40 yıl daha geçemez

A -
A +

Sütçü İmam'ı bilirsiniz değil mi? Bilmiyorsanız bilmelisiniz. Çünkü yakın tarihimizin yıldız isimlerinden biri.. İsmi İmam, mesleği değil. Anadolu'da Anadolu'ya has isimler vardır. İmam gibi, Paşa gibi, Satı, Satılmış, Duran, Durdu, Yeter gibi. Maraş'ın Fransız işgalinde olduğu senelerdir. Maraşlı, her Anadolu insanı gibi bu zilleti hazmedememektedir. Patlamaya hazır bir bomba gibidir. Henüz istiklal meş'alesi yakılmamıştır. Bir gün Sütçü İmam diye tanınmış bir esnaf, güğüm yüklü merkebiyle mahalle aralarından çarşıya doğru yol alırken o sırada bir patırtı işitir. Müslüman halktan kadınlar hamamdan çıkmıştır. Bir Fransız askeri, kadınlardan birinin zorla örtüsünü açmaya çalışmaktadır. İmam bunu görünce dayanamaz. Zaten canı burnundadır. Şimşek hızıyla belindeki tabancayı çeker ve kudurgan Fransız keferesini yere serer. Bu olay, istiklal meş'alesini tutuşturan sebeplerden biri olur. Anadolu şehirlerinin birçoğunda benzer vak'alar meydana gelir. Sultan Vahideddin, şehzadeliğinde yaveri de olmuş olan Mustafa Kemal'i Yıldız Sarayı'na davet ederek ona çok ulvi bir vazife tevdi eyler. Sattığı atlarının parasını verir ve Samsun'a yollar. Tek tek meş'aleler ormana dönüşür. Vatan işgalden kurtulur. Görüldüğü gibi dâvâ sadece bir arazi meselesi değildir. Vatan, bir miktar topraktan ibaret sayılamaz. Vatanın kavramının içinde hürriyet de vardır, namus da. Bir Müslüman hanımın iffetine uzanan el bu yüzden ânında cezalandırılmıştır. Fakat garabete bakınız ki uğruna istiklal meş'alelerinin tutuşturulduğu tesettür, bu hadiseden 50 sene sonra bu defa bir kısım Türkler tarafından Türk kızlarının başından çekilip alınmaya çalışılmıştır. Neyse ki bizde Habib Burgiba gibi bir zorba çıkmadı. Bu adam, Tunus'ta sokakta da tesettürü yasaklamıştı.. Bizde ise Atatürk inkılaplarında kadın kıyafetine dair bir düzenleme yer almadığı halde aradan onca sene geçtikten sonra 1968'den itibaren okullarda, üniversitelerde baş örtüsü problem haline getirildi. Hukuk emre âmade kılındı. Şimdi 2008'deyiz. Tam 40 yıl geçmiş bulunuyor. Bu ayıbı daha fazla taşıyamayız, yaşayamayız. Bunun çözülmesi lazım. Yukarıda anlattığımız tarihî menkıbeden çıkan ders odur. Dün halkın söyleyişi ile "gâvur"un yaptığını bugün bu ülke insanları bir diğerine reva görmemeli. Başının örtüsünden dolayı kimsenin kimseye ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmaya hakkı yoktur. Tesettüre riayet eden aile de vergi veriyor, askere evlat yolluyor. Hatta bunları daha çok onlar yapıyor. Ne yazık ki aydın, milleti tanımamakta. O yüzden diğerini ötekileştiriyor. Bırakınız örtünmenin farz olmasını. Bir ân için bir kısım insanların bunu zevkine yaptıkları kabul ediniz. Milyonlarca örtülü var. O örtüye eşarp, baş örtüsü, türban vs. denmesinin ne önemi olabilir? Cemiyeti ilgilendiren bir problemin varlığıdır. Hükümetlere düşen cemiyetin önündeki problemlere çare bulmaktır. Partiler bu maksatla iktidara gelirler. 40 yıl sürmüş bir hastalık. Bir haksızlık. Bir vebal. Bir 40 yıl daha devam edip gidemez. Dileğimiz, temennimiz, bunun partiler ve anayasal kurumların iş birliği ile sağlıklı biçimde çözmeleridir. Çünkü toplumsal barışa muhtacız. 2007'yi iki kere cumhurbaşkanı seçimi, bir referandum, bir genel seçimle sakatladık. Aynı ekonomik sakatlığı bu defa da tesettür münakaşalarıyla yaşamayalım. Yok simgeydi, değildi. Hiçbiri.. Sadece, Cenab-ı Hakkın emri, o kadar. Birilerinin inancını yaşaması bazılarına problem olmakta. Dolayısıyla yapay bir probleme kilitlenmişiz. Bu problemin çözülmesinden öte çare yoktur. Buna rağmen maalesef ve mateessüf üniversiteler toplumdan kopuk bir havadalar, bazı aydınlar da aynı halde. Partilerden AK Parti, MHP, BBP, DP halkın iradesine, rızasına tabiler. Gençleşmeye mecbur CHP ise hayal âleminde. Halk partisi olduğu halde halkın derdinden bîhaber. Bu dert, bu tesettür haksızlığı nice ocaklarda ah olup tüttü. Bu nasıl halk partisi olmaktır ki o ahlardan habersiz yaşanmaktadır. Ayakları yere değmeyen. Tarihini bilmeyen. Bu milletin kültürel dokusuyla uyuşmayan partileri kötü bir gelecek beklemekte. Gelenek geleceği yönlendirir. 40 yıl devam etmiş bir sancı, 40 yıl daha sürüp gitsin demek hangi aklın eseridir? Bu dert bitecek. Bu ülke kendine özgü hayat stiliyle yaşayıp gidecektir. Bir yandan milletin namusuna kirli elleri dokundurtmayan Maraş'a "kahraman" unvanı verecek, kadınlarımızın iffeti uğruna destanlaşanlar adına üniversite kuracak, sonra da o üniversiteye bu ruha elim azaplar çektirecek şekilde o kahraman insanların torunlarını sokmayacaksınız. Bu tezattır. Çelişkidir. Paradokstur. Bunların olduğu yerde gülünçlük vardır. Türkiye bu gülünç manzaraya layık değil. Tarih, şüphesiz ki Burgiba kafalıları mahkum edecektir. En ağır mahkumiyet, tarihin hükmüyle ceza almaktır. Yassıada cezası bir zaman sonra şeref oluyor. Tarihin cezası silinmez lekedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.