Paris, alt-üst, Paris'te arabalar yanıyor, insanlar ölüyor, vitrinler parçalanıyor, yağma yaşanıyor.10 gün kadar önce iki siyahî genç polisten kaçarken bir trafo merkezinde elektrik çarpmasıyla can verdi. Hadiselerin çıkış sebebi bu müessif vak'a. O ölenler de zenci ama insandı. Yüz binlerce Afrika asıllı haberle sarsılıp gözyaşı dökerken İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy, bu göçmenlere hakaret etti. Ağır hakareti hazmetmeyen kara öfke bunun üzerine patladı. Yangına dönüşen genç ve dinamik öfke, 10 gündür Paris'i yalayıp yutmakta. 1968 Olayları da böyle başlamıştı. O olaylar da Paris'te çıkmıştı. Sömürüye isyan eden gençlik, Paris'te ayaklanmıştı. Sadece arabalar yakılmıyordu. Kendini yakan gençler de vardı. Vitrinler kırılıyor, polisle kanlı çatışmalar oluyordu. Bu çatışmalar kısa sürede dünyanın diğer merkezlerine sıçradı. Yeryüzü şu veya bu köşesinde çeyrek asır bu çatışmaları yaşadı. Yalnızca Türkiye 5 bin evladını toprağa verdi. Paris'ten sadece moda yayılmaz. Bu nev'i eylemler de yayılır. İşte ilk örnekleri de sahnede. Brüksel'de ilk kıvılcımlar çaktı, polise gözdağı verildi. Arjantin'de ise daha büyük arbedeler vuku buldu. Paris'tekiler olmasa bile Amerikan Zirvesi yine olaylara yol açacaktı. Fakat Paris'in şiddet parfümü Arjantinli eylemcilere güç verdi. Eğer Paris yangını durmazsa hadiseler Bakü'ye de sıçrayabilir. Neden Paris? Paris batı medeniyetinin merkezlerinden biri. Medeniyet trafosundan kurtuluş reçeteleri dağıttığını söyleyen bir merkez, bugün elektrik trafolarında yoksul insanları kavuruyor. Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar sözü meşhurdur. Batı emperyalizmi doğuyu sömürmeye devam etmekte. Ya Asya-Afrika ülkelerinin yer altı kaynaklarını veya insan enerjisini sömürmekteler. Bütün kavgalar bundan. İnsanlar hem sömürülüp hem de hakaret görünce o zaman isyan patlak veriyor. Bir zamanlar Afrika'dan gemilerle taşıdıkları adamları köle olarak satanlar bugün onlara "pislikler" diye hakaret etmekteler. Halbuki batı medeniyetinin harcında onların da teri var. İnsanın rengi kara olabilir. Lakin ter siyah değildir. Dileriz dünya, 68 Olaylarını bir kere daha yaşamasın. O gün dünyayı yönetenlerin dilinde sosyal adalet, şu-bu diye tatlı laflar vardı. Bugün de var. Fakat riyakâr batının bu lafları açları doyurmuyor. Göçmenleri işsizlikten kurtarmıyor. Enkazla iç içe kalmışlar donmaktan kurtulmuyor. Kaç batılı devlet adamı Perviz Müşerref'in sözlerine kulak astı? Pakistan devlet başkanı, eğer bu zelzele batıda olsaydı böyle vurdumduymaz davranmazdınız diyor. Dikkat ediniz...sarı salgın Çin'le kara öfke Afrika arasındasınız. On yıllarca afyon yutturulmuş sarı adam, on yıllarca hayvan muamelesi gören kara adam. Ekonomik veya sıcak savaşla ezilen üçüncü beşinci, sonuncu dünya ülkeleri. Bir tarafta ihtişam. Diğer tarafta sefalet. Paris ve Zenci, New York ve Zenci, Londra ve Pakistanlı, batı ve orta doğulu, dünya ve Çinli. Batı, medeniyetler çatışmasını kendi elleriyle hazırlıyor. Bu batı ne zaman akıllanacak, ne zaman insafa gelecek, ne zaman adaletle tanışacak? Batı, dönem dönem hem kendini yakıyor, hem dünyayı.