Abdullah Gül'ün kendisiyle imtihanı

A -
A +

TBMM Başkanlık seçimi bugünün bir numaralı gündem maddesi olsa bile ondan daha fazla konuşulan Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adaylığından feragat edip etmeyeceği. Sayın Gül, normal süreçte partisi tarafından aday gösterilmiş fakat karşısında internet muhtırasıyla hukuk suistimali çıkmış, siyaset kilitlenmiş, Çankaya krizi yüzünden Türkiye genel seçime gitmişti. Başbakan Erdoğan'ın AK Parti grubunda "adayımız Gül'dür" demesinden sonra herkes Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığına kesin gözüyle bakarken bahsettiğimiz iki pürüzün ortaya çıkmasıyla rüzgâr muhalif yönden esmeye başladı. 22 Temmuzdan sonra Çankaya yine kesin göründü. MHP cumhurbaşkanlığı seçiminde meclise gireceğini açıklamıştı. Böylece 367 kesindi. Ortada artık bir engel kalmıyordu. Seçim zaferle kazanılmıştı. Bu zaferde Abdullah Gül'ün mağduriyeti hayli rol oynadı. Ne var ki Kıbrıs gecesinde genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt'ın "önceki açıklamamızın arkasındayız" demesi yine her şeyi alt-üst etti. Bu gelişmeler üzerine arkadaş hatırıyla devlet umuru arasında kalan Tayyip Erdoğan, "takdir Abdullah Beyindir" dedi. Abdullah Beyse basın toplantısında ihtiyatlı bir dil kullanmayı tercih ederek net bir açıklama yapmadı. İlk birkaç gün 22 Temmuz seçimi konuşulduysa da sonrasında köşk seçimi gündemin önüne geçti. Bunda CHP genel başkanı Deniz Baykal ikinci faktördür. Erdoğan'ın uzlaşma sözünü kullanarak partisinde kendisine çekilen kılıçları başka tarafa yöneltti, iç muhalefeti en azından şimdilik savuşturdu. Bugün üç merhaleden ilki meclis başkanının seçilmesiyle arkada kalacak. Bakanlar kurulu herhalde yeni cumhurbaşkanı için en sona bırakılacak. Şimdi ikinci sırada Çankaya sakininin seçimi var. Sayın Erdoğan'ın üslubuna dikkat etmeli. Sandığa gitmeden önce ve sonra uzlaşma ve itidal mesajları verdi. Bu yumuşak havayı korumak zorundayız. "Karar Abdullah Beyin" derken de bir anlayış beklentisinde. Çünkü, Türkiye, gerçeklerini kabul etmekten başka çare yok. "Yüzde 47 oy aldım, ne dersem o olur" geçer akçe değil. Abdullah Bey Çankaya'yı hak etmedi mi? Fazlasıyla layık, fazlasıyla hak etti, eşi de saygıdeğer bir hanımefendi. Ne var ki Abdullah Gül aynı zamanda mütevekkil bir insan. Kadere inanan bir mü'min. Kendisi de genel başkanı da partisi de seçmeni de onu Çankaya'ya uğurlamak için her şeyi yaptı. Bundan sonra olmuyorsa şartları zorlamamalı. Artık hayırlısını dilemekten başka yapacak bir şey yok. Ak sakallı babacığının da bu dilekte olduğundan yana zerrece şüphe olamaz. Bundan böyle Abdullah Beye düşen vazife her zaman olduğu gibi kardeşinin işini kolaylaştırmaktır. İnsanın fikri, iktidara, makamlara gelsin, fikrin iktidar olsun, kendin gelmişsin, gelmemişsin ne yazar? Anlıyoruz, bunları söylemek kolay. Belki kısmi bir seçmen üzüntüsü bile olabilir. Ancak her şeyin üstünde gelen Türkiye'nin dirlik, düzen, huzur ve parlak istikbalidir. Abdullah Gül, kendisiyle, nefsiyle imtihanda. Onun o beyefendi haliyle bu imtihanı da vereceği kanaatindeyiz. Üstelik yapılacak yeni anayasada cumhurbaşkanı sadece sembol olacak. Dışişleri ise çok büyük bir icra makamı. Sayın Gül, aklı selimin adamıdır. Peki Gül olmazsa köşke kim çıkar? Galiba meclis başkanı seçilecek isimden sonra listede adı yer alanlardan biri, yahut tamamen bir sürpriz, fakat birinci tahmin daha kuvvetli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.