Zirveye çıkmak kadar orada kalmak da güçtür. AK Parti, seçimleri büyük bir çoğunlukla kazanarak hükümet oldu. Ancak, bu netice, bazı çevrelerde bu partiye dönük şüpheleri ortadan kaldırmadı. Ekonomik davranışlar dışındaki tasarrufların bir yerlere takılıp geri dönmesi tesadüf değildir. Bu şüpheler, tatmine dönüşerek eriyip kaybolmalı. Zira çoğunluk her şey değil. Çünkü aynı yoldan DP, AP ve ANAP da geçmişti. Şimdi, bu partilerden ilk ikisi yok, diğeri Meclis dışında. AK Parti böyle bir akıbet yaşamak istemiyor. Bu yüzden şüpheleri ortadan kaldırma ihtiyacında, müessese olma peşinde.. Şu gün olmuş, hâlâ takıyyeden bahsederek gerçek niyetlerin gizlendiği iddia edilebilmekteyse bu partinin tedirgin olması normaldir. Onun için kendine dönük bütün bakışları netleştirmek arzusunda. Uluslararası Muhafazakârlık ve Demokrasi Sempozyumu'nu bu yüzden tertiplemiş olmalı. Tayyip Erdoğan, konuşmasında cemaat particiliğine de fikirsiz şirket particiliğine de karşı olduklarını dile getirdi. Din üzerinden siyaset yapılmasını, dinin gündelik siyasete bulaştırılmasını kabul etmediklerini ifade etti. Laikliği uzlaşmacı, toplumu dengede tutacak bir yorumla takdim etti. Konuşması uzun fakat muhtevalıydı. Bu konuşmada yadırganabilecek cümle "derin demokrasi" kavramı oldu.. Bu bir gönderme varsayılabilir. Parti kurulalı 2.5 yıl, iktidar olalı da neredeyse 1.5 yıl olacak. Ama, AK Parti, kimlik arayışında? Buna mecbur. Kimliğini seçiyor, kendini tarif ettiriyor. İdeolojiler çağı bitti. Çoğunlukla iktidar olmuş, fakat parti, lider karizmasını aşamıyor. Onun için açıkça ne olduğunu, kim olduğunu ortaya koyma niyetinde. Hem kalıcı parti, hem de gücü yeten iktidar olma arayışında. Vaktinde bu hareket için "Müslüman Demokrat" demiştik. Muhafazakârlıkla köke, İslamiyet'in de içinde olduğu yerli değerlere bağlılık hesaplanırken, demokrasi ile de bu kavramın kucakladığı bütün kıymetlere kucak açılıyor. Bu sempozyumda sadece AK parti tartışılmadı. Yerli-yabancı konuşmacılar, dünü, bugünü, doğruları ve yanlışlarıyla Türkiye'yi de tartıştılar. Liberal demokrasi, sosyal demokrasi, milliyetçi demokrasi, -belki- merkez demokrasisi... AK Parti ise muhafazakâr demokrasi diyor. Bunu yaparken muhafazakârlığı ve paralelinde kendini sorgulatarak adı konmamış kimliğini tescil ettirmek istiyor. Böylece, DP, AP, ANAP çizgisinin takipçisi olduğunu, geçmişinin başka yerlere bağlanmaması gerektiğini vurguluyor. Aidiyet duygusu çok önemli. Kim kendini nasıl hissediyorsa öyledir. Sert, polemiğe dayalı tavırlar yerine ılımlı politikalar üretmek için muhafazakâr demokrasi.