Akdeniz'e karasular inmesin

A -
A +

Türkçe'de ne güzel deyimler vardır, bir deyimle kitaplar dolusu düşünceler bir çırpıda ve en çarpıcı şekilde dile getirilir. Hani çok yol yürümüşsünüzdür, yorgunluk, bitip tüketmiştir. O zaman halinizi karşınızdakine nasıl ifade edersiniz? "Yorgunluktan dizlerime kara sular indi!" Bu bir ağır haberdir, kıpırdayacak, bir adım daha atacak hal kalmamıştır. 22 Mart Dünya Su Günü'ydü. Su'dan işlerin ne denli ciddi olduğunu yeni yeni öğrenmeye başlıyoruz. Dünya da yeni öğreniyor. Çünkü su boldu, ucuzdu. Fakat insan oğlu, Yüce Allah'ın bu eşsiz nimetini hoyratça kullandı. Suyu israf etti, çevreyi kirletti, kendi kendisine kötülük etti. Şehirler kirlendi, Irmaklar, dereler kirlendi, sorumsuzca akıtılan kanalizasyonlarla denizler, hatta okyanuslar ve hatta hatta uzay kirlendi. Ahlaktan çevreye kadar kirlilik çağındayız. Milenyum dedikleri sanal ümit, getire getire kirli bir dünya getirdi. Halbuki Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam önce temizlik dediler, ahlaktan üst başa, etrafa, şehirlere kadar temizlik. Sonra israfın haram, yasak olduğunu haber verdiler. Sonra bir ibadet olan abdest için olsa dahi, ırmaktan alınsa dahi suyun israf edilmemesi emrini irade buyurdular. İnsanlık bu güzel buyruklara sırtını çevirdi. Bu sırt çevirmeye çağdaşlık diyerek çağdaşlığa da iftira etti. Sadece yedi, içti, arzularını tatmin etti, bencilleşti, sorumsuzlaştı ve böylece gelecek nesillere tertemiz şekilde bırakmakla mükellef olduğumuz suları, tabiatı, dağları, denizleri kullandığı, yaşadığı çevreyi kirletti. Plastikle, naylonla, şişeyle, kâğıtla ne varsa, neyi tükettiyse onunla kirletti. Bu hoyratlıkla hava bozuldu, tabiat bozuldu, sular bozuldu, balıklar bozuldu. Bozuklukları, kirlenmeyi, nükleer atıklar, egzozlar vs zirveye taşıdı. Bu böyle gidemezdi, gitmemeliydi. Temizlik şuuru yeniden uyanmalıydı. Ağaç, deniz, tabiat, kuş sevgisi kalblere bir ahlak olarak yer etmeli, insan yeniden insaf, merhamet ve paylaşma ahlakıyla, cömertlikle tanışmalıydı. İnsan özünü, kendini tekrar keşfetmeliydi. Bunu devletler, hükümetler, eğitim sistemleri, ilahiyat düzenleri, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve insanım diyen herkes yapacaktı. Halka, beldelere hizmetle görevli belediyelerin ise öncelikli göreviydi. Dünya Su Günü'nde Antalya çifte bayram yaptı. Birincisi Nehir Havzaları Yönetimi ismini taşıyan uluslar arası kongre, diğeri ise Lârâ Atıksu Biyolojik Tesisinsin hizmete açılmasıydı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kurdelesini kestiği bu fevkalade eserin altındaki imza, mahcup halli, ortaya koyduğu hizmetten sanki saklanmak ister gibi mütevazı duruşlu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'e ait. Tesis tamamen kapalı bir bina. Dünya markası otellerinin yer aldığı çevreye ne koku kirliliği ve ne de görüntü kirliliği yayıyor. Dahası var. Kapalı tesisin üstü de olimpik stadı. Tesisin devreye girmesiyle 350 bin kişiye hizmet verilmiş oluyor. Böylece doğu Antalya'nın atık su derdi ortadan kalkmakta. Proje bir milyon vatandaşa hizmet sunacak bir büyük projenin parçası. 2006'da çoğu Kuzey Afrika'dan olmak üzere 1100 futbol takımı kamp için Antalya'ya gelmiş. Artık arıtma tesisinin üstündeki stad bu gibi misafir takımlara fazlasıyla hizmet verebilecek. Çağın imkânlarıyla, teknolojiyle hamle üstüne hamle yapmalıyız. Antalya'nın çam ormanlarını görüp de ağacın ne demek, temiz havanın ne demek olduğunu hakkıyla idrak etmemek mümkün değil. Akdeniz'e Karasular inmesin, dedik. Antalya Büyükşehir'in halkla ilişkilerini yürüten Bir Tv Production da Menderes Türel namına Antalya için böyle bir vaadde bulunmuş "Akdeniz'e karasular inmeyecek!" Hayır, sadece Akdeniz'e değil. Marmara'ya da, Ege'ye de, Karadeniz'e de, Van, Hazar, Gap ve Tuzgölü gibi iç denizlerimize de, rengi yeşil, rengi kızıl, adı Fırat, adı Murat, adı Sakarya olan nehirlerimize, "Masum Anadolu'nun" "Saf çocukları"na da kara sular, kötü insanın kötülükleri akmasın, karışmasın, bulaşmasın, kirlenmesin. Bizim dizlerimize dünya harpleri kâfi miktarda kara sular indirmişti, onlardan yeni yeni kurtulurken bu defa başka berbat yorgunluklar çekmeyelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.