Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa'nın harbi kaybetmesini tarihçiler şöyle naklederler. Osman Paşa, düşman karşısında dayandıkça dayanır. Bir noktadan sonraysa gücü kırılır. Vaziyet tehlikelidir. Diğer birliklerden yardım ister. O birliklerin kumandanları, cephedeki Osman Paşa'ya yardım yollamazlar. Gerekçeleri şudur: "Osman Paşa kazanırsa gider İstanbul'da sadrazam olur." Sonunda harp kaybedilir. Osman Paşa esir, yardımda bulunmayan paşalar mağlup olur, koskoca Osmanlı Avrupa'sı elden çıkar. Bunlar ne yazık ki tarihimizde mevcut. Bu yolla çok insanlar harcanmış. Çok yerler kaybedilmiş. Yine bir savaş günündeyiz. Bu defa bazı sürtüşmeler cephede değil İstanbul'da cereyan ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2002 Faaliyet raporu İBB Meclisi'nde müzakere edildi. Rapor, Gürtuna'nın hak etmediği bir muamele gördü. Ali Müfit Gürtuna, bir hizmet zincirinin devamıdır. Eski İstanbul'u bilenler çok iyi hatırlayacaklardır. İstanbul, ağır ihmaller içindeydi. En ciddi belediyeciliği ilk defa Turgut Özal zamanında Bedrettin Dalan'la gördü. Sonra araya şanssız bir dönem girdi. Ardından Recep Tayyip Erdoğan'ın reisliğinde şaha kalktı. İstanbullu, Tayyip Beyden sonraki İstanbul'dan yana kaygılanıyordu. Kötü günleri tekrar yaşamak istemiyordu. Neyse ki belediye, Ali Müfit Gürtuna'ya emanet edildi. Yeni Başkan, Tayyip Bey'in hizmetlerini hız kesmeden, zenginleştirerek devam ettirdi. İstanbul'a emeği çok büyük. Şimdi sayın Gürtuna, birtakım iddialarla yorulmakta. Bunu kendi arkadaşlarının yapmış olması üzüntü verici. Ali Müfit Beyin kusuru nedir? AK Parti kurulurken ilk ânda partiye dahil olmamıştır. Bu sebeple Recep Tayyip Erdoğan ve eski ekip arkadaşlarının bir serzeniş hakları olabilir. Ancak bu serzenişin suçlamaya dönüşmemesi lazım. Zira şu söyleniyor. "O gün ilk elden böyle yapılsaydı İstanbul'a dair bütün hizmetler duracaktı." Öyledir veya değildir. Ancak en azından böyle düşünülmüş, günün şartlarında böyle takdir edilmiştir. Mutlaka hüsnü zan müessesesinin işletilmesi gerekir. Belediye seçimleri yavaş yavaş yaklaşıyor. Ali Müfit Gürtuna, İstanbullunun çok takdir ettiği bir başkandır. Herkes onu çok sevmekte. Kendini İstanbul'a adamış zarif bir İstanbul beyefendisi. İstanbullunun O'na duyduğu muhabbet fark edildiğinden dolayı diğer partiler başkanı kapmak için vaad üstüne vaad yağdırıyorlar. İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır. Yapılması gereken nedir? Ali Müfit Gürtuna'yı AK Partiye davet... Recep Tayyip'i sistem harcıyordu, Ali Müfit'i politika harcarsa aynı yere çıkar. Plevne kahramanının başına gelenler, Tuna kıyılarında oldu. Bir başka istenmedik durum da Gürtuna ismi etrafında doğmasın. Bizim petrolümüz, yok. Bizim servetimiz insandır. İnsana sahip çıkılmalı. "İnsanı yücelt ki devlet yücelsin." İnsana sahip çıkılmayınca hep devlet kaybetti. Ali Müfit Gürtuna, yakışır bir şekilde AK Parti'ye transfer edilmeli ve yarım kalmış işlerini ikmal için bir dönem daha İstanbul'a hizmet fırsatı verilmeli. Aksini yapmak, AK Parti adına büyük risk olur, Ali Müfit Gürtuna için de vicdan sızısı. Bu bir imtihandır. Siyasette harcamak değil, kazanmak esastır.